1 Mayıs 2025 Perşembe

Junji Ito: Collection

 


Tür: Korku, Gerilim, Gizem, Doğaüstü Güçler, Dram, Psikolojik, Komedi
Bölüm: 12
Yıl: 2018
 
 
  • Junji Ito: Collection - Tomie (Special) - 2 bölüm
 
  • Junji Ito: Maniac (OVA) - 12 bölüm
 
 
Konusu:
Belirli bir konusu yok. Ünlü korku mangaları ustası ve dehası Junji Ito'nun çizdiği manga serilerinden derlenmiş en tuhaf, en rahatsız edici ve en dehşet verici korku hikâyelerinin bazılarından oluşan tüyler ürpertici bir animedir.



Her bölüm farklı bir hikaye anlatıyor hatta bazı bölümlerin içinde birkaç farklı hikaye var.

 

Açıkçası maalesef ki hiçbir Junji Ito mangasını okumadım ama elbette ki adını çokça duydum, ve animeden birkaç kesit görmüştüm, bu yüzden de çok dikkatimi çektiği için listeme eklemiştim. Anime beni aşırı sardı ve izlerken çok keyif aldım bu kadar keyifli olmasını beklemiyordum şahsen. İzledikçe izleyesim geldi. Her bölüm acaba bu sefer nasıl bir hikaye anlatılacak merağını yaşamanın verdiği heyecan çok güzeldi ve anlatılan her hikayeyi sıkılmadan ilgiyle izledim. Hikayelerin hepsi korkunç olmasa bile tuhaf, iğrenç veya ürpertici hikayeler var ve hepsi de gayet yaratıcı, seni etkilemeyi fazlasıyla başarıyor. Bazen izlerken "ben ne izliyorum aw" diyebiliyorsunuz ;^O^

Açıkçası genel olarak her ne kadar etkilensem de korkuç hikayelerde fazla korkmadım diyebilirim, o da bence anime için çizimlerin yumuşatılmasından dolayıdır, manga çizimleri her zaman daha sert, yoğun ve kasvetli oluyor ve bu da karamsarlığı, dehşeti ve vahşeti daha güzel yansıtıyor. Animede her ne kadar korku unsuru hafifletilmiş olsa da ürperti hissi her zaman hissediliyordu. Komedi de vardı içinde tabii biraz :D

Yine de çizimler genel olarak güzeldi, özellikle karakter tasarımlarını beğendim, çoğu karakter birbirine benzese de en azından gerçekçi. Hikayelerdeki normal insanların öyle aşırıya kaçılmış renkli saçları, kocaman gözleri, garip kıyafetleri falan yok, daha sade günlük tasarımlara sahip. Korkunçlu olanlar da gayet yaratıcı ve onlar da çok aşırıya kaçılmamış ki bence bu da iyi, daha gerçekçi kılıyor. Karakterlerin isimlerinin birkaç hikayede tekrarlandığını da fark ettim ayrıca.

OVA bölümler Netflix'te yayınlandığı için olsa gerek çizimler daha kaliteli ama kalite korkunçluğu daha da bozmuş sanki, bu açıdan ilk bölümleri daha çok beğendim diyebilirim ama hikayeler OVA bölümlerde de yaratıcılığını sürdürüyor, sonuçta aynı kalemden çıkma hikayeler. Netflix uyarlamalı animeler bana her zaman yavan gelmiştir zaten özellikle de çizim açısından.

Uzun lafın kısası tuhaf hikayeleri seviyorsanız bu anime tam size göre.

 

Açıkçası beni animesi bile bu kadar sardıysa mangalarını düşünemiyorum. Eminim ki mangaları çook çok daha korkutucu çizimleriyle ve havasıyla çok daha keyiflidir okuması. Bir kere hikayelerin kalitesi bambaşka bir seviyede. Bu animeyi izledikten sonra Junji Ito mangalarına sarıcam sanırım. Bütün serileri almak istiyorum, nerden bulabilirim ToT

 

Not: Eminim mangaları okuyanlar animeyi beğenmemiştir ama beni yargılamayın lütfen, dediğim gibi hiçbir Junji Ito mangası okumadan sadece animeyi izleyerek yorumladım. Elbette ilerde birkaç mangasını okuyunca bu yazı güncellenecek.


15 Nisan 2025 Salı

Jormungand

 


Tür: Aksiyon, Macera, Seinen
 
Sezon 1:
Bölüm: 12
Yıl: 2012
 
Sezon 2: Perfect Order
Bölüm: 12
Yıl: 2012


Konusu:
Genç olmasına rağmen oldukça tecrübeli, korkusuz ve gözü pek bir silah tüccarı olan Koko Hekmatyar, HCLI adlı uluslararası gemi şirketi adı altında gizlice silah tüccarlığı yapmakta ve askeri örgütlerle, siyasilerle veya direniş örgütleriyle anlaşmalar imzalamaktadır. Birçok ülke eğer kendilerine menfaat sağlıyorsa Koko’nun yasadışı faaliyetlerini görmezden gelse de CIA olmak üzere kendisini gölgesi gibi takip eden kurumlar da yok değildir. Tabi kendisini ölü görmek isteyenlerin listesi de bir hayli kabarıktır. Koko’yu çoğunluğu eski ordu çalışanı olan ve tecrübeleri bir hayli yüksek olan korumalar korumakta ve yolculuğuna eşlik etmektedir. Koko’nun bu yetenekli ekibine son olarak 12 - 13 yaşlarındaki Jonah katılır. Jonah ailesi silah tüccarları tarafından öldürülmüş yetim bir çocuk askerdir. Silah kullanma becerileri yüksek olan, duygularını hiç belli etmeyen, az konuşan Jonah, yetenekli olmasına rağmen silahlardan ve silah tüccarlarından nefret etmektedir. Jonah ailesini öldürenleri bulmak için, dünya barışı adına silah tüccarlığı yaptığını iddia eden Koko ile beraber çalışmayı kabul etmiştir.
Adını İskandinav mitolojisinden alan Jormungand, toplamda iki sezon olarak 24 bölüm boyunca çeşitli maceralarını konu alıyor.



Animenin iki sezon olmasının tek sebebi 13. Bölümün birkaç ay sonra başlamış olması. Yani ikinci sezon ilkinin bittiği yerden devam ediyor ve iki farklı sezonu var yerine anime 24 bölümden oluşuyor da denilebilir.

 

İlk olarak, animenin silahlı çatışma sahneleri çok başarılı, heyecanı, aksiyonu ve keyif dozunu en üst seviyeye taşıyor. Fakat her bölümden de hızlı sahneler beklerseniz yanlış yapmış olursunuz. Jormungand’da her bölüm elbette silahlar konuşmuyor. Birçok bölümde de Koko’nun politik ve insanları yönetebilme yeteneğine şahitlik ediyoruz ve Koko’nun yaptığı işin aslında ne kadar tehlikeli ve korkutucu olduğunu, Koko’nun ekibinin neden bu kadar başarılı olması gerektiğini görüyoruz. Tabii araya ince espriler ve fazla cıvık veya çocuksu olmayan mizah unsurları da yerleştirilmiş.

Animenin çizimleri aslında Koko ve Jonah hariç gerçeğe yakın çizimler. Yani animede büyük gözlü sevimli anime suratları veya rengârenk saçlar yok. Sadece upuzun beyaz saçları ile Koko ve yine beyaz saçları ve kırmızı gözleriyle Jonah’ı istisna olarak sayarsak. Karakterler dışında da çizimler genel olarak başarılı. Çatışma sahnelerinde yansıtılan aksiyon, yaralanmalar, akan kanlar bir hayli başarılı. Animenin müziklerine gelecek olursak açılış ve kapanış şarkılarını beğendiğimi söyleyemem ama bölümler esnasında çalan şarkılar çok iyi animeye de ayrı bi hava katıyor izlerken.  

 

Genel olarak konusu (yani silah tüccarlığı) açısından bana çok hitap etmeyen bir anime olsa da güzel yanları da vardı, özellikle askiyon sahneleri çok çok iyidi. Güldüğüm ve üzüldüğüm yerler de oldu. Koko'nun her zaman çok akıllıca hamleleri vardı, dürüst olmak gerekirse izlerken ne yaptığını nasıl yaptığını pek anlamasam da sonuç olarak hep başarılı oluyordu. Bazı yerlerde Koko'nun yaptığı akıllıca hemleleri izlerken keyif aldığımı itiraf etmeliyim, havalıydı baya ama bazı yerlerde ise pek bir şey anlamadığımdan düz izlemiş oldum. Bu nedenle bazı bölümler su gibi akıp gitti ne ara başladı ne ara bitti fark demedim sardı baya ama bazı bölümler bir ömür gibi uzun hissettirdi konuştukları konuları pek anlamadığımdan mı yoksa aksiyonsuz geçtiğinden mi bilmiyorum.

Ama her şeye rağmen havalı bir animeydi.

Finalinden ise memnun olduğumu söyleyemem, daha iyi bitirebilirlermiş. Ayrıca, Jormungand’a 24 bölüm bence yetmemiş çünkü “Jormungand” sonrası olayları da görmek isterdim.

 

 

_______________

cr: anime-inceleme.com


17 Ocak 2025 Cuma

Gintama


Tür: Absürt komedi, Parodi, Aksiyon, Tarihi, Samuray, Bilim Kurgu, Shounen
 
 
İzleme Sırası
 
  • Special:
- Gintama: Nanigoto mo Saiyo ga Kanjin nano de Tasho Senobisuru Kurai ga Choudoyoi (2005) - 32 dk
 
Gintama (2006 - 2010)
Bölüm: 201
 
  • Special:
- Gintama: Shiroyasha Koutan (2008) - 10 dk
 
  • Special:
- Gintama: Dai Hanseikai (2010) - 14 dk
 
  • Movie:
- Gintama: Shinyaku Benizakura-hen (2010) - 1 saat 35 dk
 
Gintama (2011 - 2012)
Bölüm: 51
 
Gintama: Enchousen (2012 - 2013)
Bölüm: 13
 
  • Movie:
- Gintama: Kanketsu-hen- Yorozuya yo Eien Nare (2013) - 1 saat 50 dk
 
Gintama (2015 - 2016)
Bölüm: 51
 
Special:
- Gintama': Futon ni Haitte kara Buki Nokoshi ni Kizuite Neru ni Nerenai Toki mo Aru (2015) - 24 dk
 
  • Special:
- Gintama - Jump Festa/ Umai-mono wa Atomawashi ni Suru to Yokodorisareru kara Yappari Saki ni Kue (2015) - 12 dk
 
  • OVA:
- Gintama: Aizome Kaori-hen (2016) - 2 bölüm (26 dk)
 
Special:
- Gintama x Sket Dance (2016) - 2 bölüm (24 dk)
 
Gintama (2017)
Bölüm: 12
 
Gintama: Porori-hen (2017)
Bölüm: 13
 
Gintama: Shirogane no Tamashii-hen (2018)
Bölüm: 12
 
Gintama: Shirogane no Tamashii-hen - Kouhan-sen (2018)
Bölüm: 14
 
  • OVA:
- Gintama: Monster Strike-hen (2019) - 2 bölüm (11 dk)
 
  • Special:
- Gintama: The Semi-Final (2021) - 2 bölüm (24 dk)
 
  • Movie:
- Gintama: The Final (2021) - 1 saat 44 dk
 
 
Konusu:
Japonya’da Edo döneminin sonlarında “Amanto” adlı uzaylıların Dünya’yı istilası başlar ve dünyalılar ile uzaylılar arasında bir savaş kopar. Bu uzaylılara kafa tutabilen ve isyan eden bir avuç topluluk kalmıştır. Onlar da Samuraylar olarak adlandırılan onurlu savaşçılardır. Fakat diğer insanlar savaşmaktan vazgeçtiği için ve uzaylılar her türlü teknolojik üstünlüğe sahip oldukları için onların savaşı da çok uzun sürmemiştir ve uzaylılara yenik düşer ve teslim olurlar. Bunun sonrasında Dünya’da özgürce yaşamaya başlayan ve Edo şehrinde diledikleri gibi davranmaya başlayan Amanto’lar yetmezmiş gibi hükümet geride kalan samurayların kılıç taşımasını yasaklar. ”Bir Samuray’ın sahip olduğu tek şey kılıcıdır” felsefesi ile yaşayan Samuraylar‘ın elinden kılıcı da alınınca toplum içinde pasifleşmiş olarak yaşamaya devam etmektedirler. Ana karakterimiz Sakata Gintoki de bu dönemde yaşayan bir samuraydır. Ama öyle boş bir samuray da değildir. Kendisi Joui Savaşı’ında büyük işlere imza atmış, Amantolar'ın korktuğu savaşçılardan ShiroYasha (Beyaz Şeytan) olarak bilinen bir samuraydır. Fakat artık kendisine ihtiyaç kalmamıştır. Kılıçlar yasak olduğundan dolayı da tahta bir kılıç ile gezer. Gintoki bu savaşta pek çok arkadaşını kaybetmiş birisidir. Sevdiklerini kaybettikten sonra her şeyi boşlamıştır. Gintoki‘nin hayatta hiç bir amacı yoktur. Boş boş takılır. Tembellikte çığır açmıştır. En büyük hobisi, çilekli süt içerek, burnunu karıştırıp hava durumu sunucusu Kestuno Ana‘yı izlemektir. Bu hale gelmesindeki en büyük etken savaşta sevdiklerini koruyamamasıdır. Gintoki artık bir Yorozuya işleterek geçimini sağlamaya çalışmaktadır. Yorozuya para karşılığı her işi yapan kiralık insanlara verilen isimdir. Gintoki bazı olaylar zinciri sonucunda babasından yadigar samuray Dojosu’nu ablası ile birlikte ayakta tutmaya çalışan (tabii samurayların olmadığı bir dönemde bu oldukça zordur) Shimura Shinpachi ve Evrenin en güçlü uzaylı ırkı olan Yato Klanı üyesi Kagura ile tanışır ve onlar da bir şekilde Yorozuya'ya dahil olurlar. Bu ekip para karşılığında onlara verilen görevleri yerine getirirken birbirinden komik ve heyecanlı maceralara atılacaklardır.


Öncelikle belirtmek gerek ki bu animede geçen çoğu karakter gerçekten yaşamış karakterlerden esinlenmiştir. Zaten Edo Dönemi de Japonya‘da samurayların soyunu kurutan gerçek bir zaman dilimidir. Tek fark, burada ABD yerine uzaylılar var. Edo Dönemi Japonya’da samurayların kılıç taşımasını yasaklayan ve Dojolar’da samuray eğitimlerini kısıtlayan, Bushido‘yu yok eden bir dönem diyebiliriz kısaca. Japon tarihine ilgi duyanlar Meiji devrimini, o devrimdeki önemli isimleri ve kurumları bilirler (Shinsengumi, Katsura, Kintoki Takasugi, Bakufu, Shogun). Anime zaman olarak Meiji devriminde geçiyor. Kılıç kullanmanın da yasak olduğu devrim yani. Ancak devrim biraz değişik gelişiyor bu seride.
 
Mangaka Hideaki Sorachi‘nin bile: “Konusunu ben bile bilmiyorum“ dediği Gintama‘nın konusunu size yazmanın gururunu yaşıyorum şu an. İyi kötü anlattım bir şekilde.
Konuyu okurken animeyi gerçekten çok duygusal, milli duyguların bertaraf olduğu, ağır dramların ağırlıklı olduğu bir anime olarak düşünebilirsiniz ama öyle değil. Geneli absürd komedi üzerine kurulmuş ve bel altı şakaların havada uçuştuğu bir anime Gintama. İnsanı gece yarısı kahkahalara boğan, konuymuş örgüymüş gibi pek bir derdi olmayan, epizodik bir seri.
Eminim birçok kişi Gintama'dan karakter, fotoğraf, caps falan görmüştür. Mesela balık gözlü, gümüş saçlı karakterin Jump okurken “ana karakterler bile ölür dikkatli olsam iyi olur dattebayo” dediği görseli anime izleyen insanların elbet dikkatini çekmiştir.
Anlaşılacağı üzere Gintama; diğer animeler, film serileri, mangakalar, Japon siyasetçiler, hatta kendileri ve önüne gelen her şeyle dalga geçen bir absürd komedi animesi. Aslında Japonca anlasak ve Japon kültürünü daha iyi bilsek anime çok daha zevkli ve komik olurdu bizim için, çünkü çok fazla kelime oyunu ve sadece japonların anlayabileceği espriler yapılıyor, onları da anlayabilmeyi isterdim. Tabii ki şöyle bi durum da var; espriler bazen o kadar ince oluyor ki baş karakterlerimizden Kagura’nın da dediği gibi “Bu animedeki esprileri Japonlar bile anlamıyor, yabancılar neden umrumuzda olsun ki?”. 



Her ne kadar komedisi daha çok japon kültürü odaklı olsa da bazı esprileri anlayabiliyorsunuz ama o anlayabildiğiniz kadarı bile size fazlasıyla yetiyor. En kolay anlayacağınız espriler ise diğer animelere olan göndermeler olacaktır. Gintama; One Piece, Bleach, Naruto, Dragon Ball gibi animelerin büyük bir kısmını elden geçiriyor. Aslında gönderme yapılmayan anime kalmamış diyebiliriz. Sayamayacağımız kadar yapımla dalga geçen bir animeden bahsediyoruz :D Sıkı bir anime izleyicisi iseniz, Gintama izlerken oldukça eğleneceksiniz. Çünkü her animenin detayları ile çok orjinal bir şekilde dalga geçilmiş. Bu sebeple en azından Naruto, Bleach, One Piece, Dragon Ball gibi animeler hakkında bilgi sahibi olmak da gerekir, bunları izlememişseniz olayın komedi yanını biraz kaçırmak mümkün. Bu yüzden de hiç anime izlememiş birine ya da çok fazla anime geçmişi olmayan birine Gintama önerilmemeli aslında, tüm o göndermeleri, esprileri ve şakaları anlayarak izlediğinde aldığın keyif bambaşka oluyor çünkü, animenin güzelliğini daha iyi hissedebiliyorsun o şekilde. Uçana kaçana gönderme yapan bol eğlenceli bir anime. 


Öyle ki 4.duvarın da farkındadırlar (4.duvar hayali bir karakterin kendisinin hayali olduğunu bilmesine denir). Bu yüzdendir ki arada Yorozuya toplanıp anime hakkında, kendileri hakkında, yaptıkları göndermeler yüzünden telif hakkında, hemen hemen her şey hakkında muhabbet ederken görmek mümkündür. Ayrıca nasıl bu zamana kadar dava edilmeden gelmiş bu anime anlamak zor :D Edo Dönemi ile, Shinsengumi ile, Samuraylarla, Hitokiriler ile bu kadar dalga geçen bir anime daha yoktur diye düşünüyorum. Diğer mangakaların oldukça havalı ve karizmatik anlattıkları bu öğeler ile hunharca dalga geçiyor mangaka. Sadece animeler değil kendine olan göndermeler de efsane diyebiliriz. Örneğin: Bir bölümde hala daha One Piece satışlarının çeyreğinin bile yakalanamamasından dolayı Gintoki‘ye bölüm boyunca Luffy’nin Çeyreği demeleri, sık sık bitme tehlikesi ile karşı karşıyayız temalı bölümler, kendilerine ait iyi bir özellik arayıp bulamamaları gibi sayamayacağımız kadar çok göndermeler dolu :D Yapımcılara, editörlere, sponsorlara, yayın ekibine yapılan göndermeleri saymıyorum bile :D Kendisini zaten animeye goril olarak yansıtan bir mangakadan bahsediyoruz ki sanırım bunların hepsini normal karşılamamız lazım :D
Gintama anime tarihindeki en komik, en farklı ve en garip anime. Diğerlerine hiç benzemiyor.
 
İlk 2 bölüm (bir araya toplanmış) aslında filler, yani asıl 1. Bölüm 3. Bölümden başlıyor izbsosbssogs Böyle de değişik işte :D :D Keyiflerine göre :D :D Paşa gönülleri nasıl isterse frgthyuyrg Animenin ilk 2 bölümünü filler yapmak da anca Gintamalık bi şey zaten jshsjssosjsj
Diğer animelerden çok çok farklı cidden. Ezberbozan türden. Bu animede ne zaman ne olacağı belli olmuyor. Açılış şarkısını yarıda durdurup bölüme giriyorlar, ya da bölüm gidip duruken yarıda kesip "aa biz açılış şarkısını koymayı unuttuk" diyip pat diye giriyorlar açılışı yarıdan yapıyorlar ksbskshs Ya da açılış şarkısına giriyorlar bi bakıyosun "bugün açılış şarkısı çalmak istemiyorum" diye yarıda kesip bölüme geçiyorlar idbsosbeodh Ya da bölümü bitiriyorlar ama süre dolmadı diye sıradaki bölüme geçiyorlar ama süre dolunca o da yarıda kalıyor izbsksjsjs Ya da bölümü yarıda bitirip "eee kalan dakikalarda napcaz şimdi" diyip boş yapıyorlar ama boş yapmaları bile çok komik :DD:D: Yani bu yüzden açılış ve kapanışları öyle şak diye geçmeyin, açılışı yarıda kesip bölüme başlayabilir, ya da kapanışı yarıda kesip daha bölüm bitmeden sıradaki bölüme başlayabilirler, ya da daha farklı bir şeye girebilirler dcfvgbhnyjb Gintama bu, ne zaman ne olacağı belli olmuyor hiç :D Ayrıca çok güzel açılış ve kapanış şarkılarına sahip, bunu da belirteyim ^^
 
Bunlar dışında bir de, adamlar sezonun ortasında paraları olmadığı için çekimleri bırakıp daha sonra final vermeden epey sonra geri dönmüş kişiler. Bi bölümün sonunda paramız olmadığı için çekemedik ondan beklettik tarzında bi şeyler yazıyodu. Şaka gibi anime kendileri, komik :D Mesela bi de Japonya başbakanı mı veya herhangi bi bakan mı tam bilmiyorum Gintama'nın mangakasına teşekkür falan ediyor, seviyormuş izliyormuş adam Gintama'yı, bi sonraki bölümde adama giydirmişler :D O kadar da eğlenceli bi animedir kendileri :D
Cidden Gintama bu saykolukla, bu alaycı konularıyla şimdiye kadar nasıl kaldırılmamış şaşırıyor insan :D
 
Gintama'yı bana iki kelime ile anlat deseler “Saçmalama Sanatı” derim. Gerçekten izlediğiniz şeyler o kadar saçma ama o saçmalıklar o kadar anlamlı ki, bu ikisi arasındaki dengeyi kurabilecek çok fazla insan olduğunu düşünmüyorum. Bu açıdan Hideaki Sorachi‘ye saygılarımı sunuyorum buradan.
Animeyi izlemeye başladığınızda 40-50 bölüm kadar sıkılabilirsiniz ve ne anlattığını anlamayabilirsiniz. Bu yüzden izlemekten vazgeçmeyin lütfen, çünkü ilerleyen bölümlerin gözünüzden yaş getirecek kadar güldüreceğine garanti veriyorum.
Animeye komedi animesi deyip geçtiğime de bakmayın. Gintama'da sadece komedi yok, her duyguyu yaşıyorsunuz, ayrıca yaptıkları “arc” bölümlerde olan dövüş sahneleri, olay kurgusu ne Naruto’da ne Bleach’de ne de diğer izlediğiniz ve hayran olduğunuz serilerde bulmanız imkansız. Bu kadar netim bu konuda.
Gintama’yı bu kadar sevdiren özelliği hiç şüphesiz ki mizah anlayışı. Normal bölümler saçmalıklarla dolu olan, ara ara da güzel arc'ları ile heyecanı doruklarına taşıyan seri, mizahı ve karakterleriyle gönüllere taht kurmuş durumda.
 
Gintama’yı izlemeniz gereken en büyük sebeplerden bir diğeri de kesinlikle karakterleri. Her karaktere gerektiği önemi veren bir seri. Karakterlerin hepsinin çizimi ve kişilikleri inanılmaz derecede keyif verici. Özellikle insanların başkalarına göstermek istemedikleri yönlerini inanılmaz derecede eğlenceli bir şekilde ele almış mangaka. Örnek verecek olursak, burun karıştırma, popo kılları, değişik cinsel fanteziler, düz göğüslü olmak, tembellik, umursamazlık, şişmanlık gibi insanların aşağılık komplekslerine sebep olan özellikleri karakterlerden her birine vermiş ve böyle de mükemmel olunabileceğini kanıtlamış diyebiliriz. Mesela Kabuki Bölgesi‘nin halkının hep düşük seviyeli insanlar olarak gördüğümüz insanlardan oluşması çok iyi. Bar kızları, travestiler, haydutlar, Host kulüplerinde çalışanlar, fahişelerden oluşan bir halk ve herkesin herkese saygısı var. Meslekleri, fiziksel özellikleri veya karakterlerinden dolayı kimsenin yargılanmadığı bir dünya. Herkesin berbat karakterini olduğu gibi kabullenip, Nakama (Dost) olabileceğin sevimli bir dünya...
Karakter gelişiminin mükemmel olması bir yana oldukça fazla miktarda yan karakter olmasına rağmen hiçbiri gereksiz hissettirmiyor. Her karakter özenle dizayn edilmiş ve geçmişleri, karakter gelişimleri ve kişilikleri mükemmel bir uyum içinde. Gerçek insanlarmış gibi hissettiriyorlar kendilerini. Yani kısaca bu adamlar sokaktaki Muhittin dayıyı alıp anime haline getirse gerçeğinden daha gerçek hissettirir.
Gintama kesinlikle anime tarihinin en sayko en değişik animesi. Karakterleri de öyle. Karakterlerin hepsi ayrı bir psikopat. Kagura'nın replikleri çok iyi, sivri dili çok iyi fgvbhyujikoiujyht Ben bi tek Otae'yi sevmiyorum pek, itici geliyor bana ama yine de o bile güldürüyor. Shinpachi (namı diğer gözlük-kun) anime boyunca düzgün duran ve olayları düzeltmeye çalışan asla havalı olmayan ve olamayacak olan karakterimiz mesela. Shinpachi çoğu zaman hepimizi, izleyicileri temsil ediyor. İzlerken bizim içimizden geçenleri yansıtıyor animede ksnssksbsi 1 tane normal gibi görünen insan var o da Shinpachi zaten, ama onu da delirtiyorlar ki normallikten çıkıyor sjhsskhssjs Söz konusu Gintama olunca en normali Shinpachi kalıyor. Tabii Gintama'nın normali bile genele göre fazla anormal :D:D:D
Bir de Gintama'yı diğer animelerden en çok ayıran özelliği heralde ana karakterin bir amacının olmamasıdır. Biz alışmışız diğer animelerde hep bi amaç olmasına, büyük bi amaç, işte hokage olucam, korsanlar kralı olucam, shinigami olucam, devleri yok edicem, dünyayı kurtarıcam tarzı şeylere. Burda da öyle bekliyoruz içten içe ama Gintoki'nin öyle bir derdi bile yok usjsisjsjhs Gintoki aynı zamanda hem çok havalı, hem de çok aptal ve zavallı bir karakter. Aslında bakınca Gintama'da herkes rezil rghetgfsdaxs Ama yine de düşüyor insan bu karakterlere. Nasıl oluyor bu bilmiyorum :D Diğer karakterler de çok güçlü, çok havalı karakterler gibi gözüküyorlar ama animeye baktığında sanki herkes şapşallık yarışına girmiş gibi uxndjdjsdj Aslında karakterler gerçekten de çok güçlü ve havalı ama animede bu noktalarını öne çıkarmıyorlar pek. Herkes hep bekliyor böyle yıksınlar dağıtsınlar ortalığı, coolluktan tüyler diken diken olsun... Ama gülmekten gözlerden yaş getiriyorlar sadece jsbsjsskdisojd Tabii bazen o yönlerini de gösteriyorlar ama genel olarak şapşallık, salaklık üzerine anime :D Burda diğer animelerin aksine, karakterlerin güçlü olmasına, havalı dövüş sahnelerine, güzel sözlere değil, karakterlerin şapşallıklarına, komik sahnelere ve komik repliklere düşüyoruz :D Yani burda karakterlere düşmek için diğer anime karakterlerinde alıştığınız şeyler beklemeyin bile zaten zubssisohssh Gintama'da bütün karakterler komik, bi animenin her karakteri mi komik olur zbsjssjsk Bu animede genellikle boş yapıyorlar ama öyle güzel boş yapıyolar ki :D Böyle güzel boş yapan başka bir anime yok fgbhtegfscds Ya da boş yapıp da kendini izleten.

 
Animeler, çoğumuz için vazgeçilmez zevkler olup hayatımızda yeri doldurulamaz öneme sahip olmuşlardır. Aksiyonundan, Dramına, Korkusundan, Gerilimine, Hareminden, Komedisine kadar bir çok kategoriye ayrılan anime dünyasında bazı animeler vardır ki kategorisinden taşar ve kendi başlığını ilan eder. İşte Gintama'da onlardan biri, başta Absürt Komedinin Kralı olan bu anime diğerlerinden tümüyle ayrı bir yer edinmiş halde.  
Absürt komedi ama nasıl bu kadar güzel yapabiliyorlar anlamadım, o iğrenç şakalara rağmen nasıl itici ve rahatsız edici gelmiyor anlamadım valla :D garip :D ama çok hoş. Senaryolar falan o kadar iyi ki, birçok kişinin içinden geçen ama kimsenin başkasıyla konuşamadığı şeyleri öyle güzel öyle esprili bir şekilde anlatıyor ki, insanın içinden geçen ufak tefek ama herkesin gizli düşündüğü ve bunu benden başka kim düşünür dediği şeyleri yansıtıyorlar ve kendinizi buluyorsunuz ve o tebessümünüz çok iyi hissettiriyor ^^ Hem bel altı hem de bol bol kara mizah içeriyor ama nedense rahatsız olmuyorum jskdjdjs başkası yapsa rahatsız olacağım şeyleri Gintama'nın bakış açısından izleyince hiç rahatsız edici gelmiyor, bu yansıtma şekilleri çok başarılı olduğu anlamına geliyor bence, ve böyle bir şeyi herkes başaramaz :D Açıkçası komedi ihtiyacımı en iyi Gintama karşılıyor fhrnwtbgtrh
Gintama tam bir parodi animesi, her ne kadar aşırı ve abartılı olsa da bence espri ve mizah anlayışı çok sağlam çok kaliteli, ama işte herkesin kaldırabileceği türden de değil.

Farkındayım ki Gintama herkesin izleyebileceği türde bir anime değil, mizahı herkese hitap etmez, ama hemen daha ilk bölümlerden kestirip atılmasını da mantıklı bulmuyorum, uzun serileri hele, ya da birkaç sezonu olan serileri, o kadar ilerleyebildiyse vardır bir şey. Gintama'ya alıştığında her şey yerine oturuyor, olay alışmayı beklemek, sabretmek bence.

 
Anime 2021'de final yaptı. Şimdi biraz düşünürsek animeyi izlemeye başladığımdan beri hep animeyi bitiriyoruz, final yapıyoruz, bu son sezon dediler ama ondan sonra birkaç sezon daha devam etti :D:D:D İzleme sıralamasından anlaşıyordur zaten :D Baktığımda bi 300 bölümü falan olmasına rağmen daha 80-100. bölümlerde final yapıyoruz demeye başlamışlardı ve bunu ilerleyen bölümlerde de çok kez yaptılar, yani animeyi güncel izlemiyor olmamın verdiği rahatlıkla bu beni korkutmuyordu :D
Şimdi 2021'de final yaptık dediler ama umarım yine bu son diyip Gintama'ya yakışır bir şekilde bir gün yeni sezonlar yayınlarlar her zaman yaptıkları gibi, ve hep böyle devam eder. Aslında bu sefer kesin final oldu diyebiliriz, bu seferki gerçekçi bir finaldi. Ama benim istediğim hep yaptıkları gibi final yaptık diyip devam etsinler, sonsuza kadar saçmalasınlar. Gintama'nın ömür boyu sürebilecek bir tarzı var aslında, isteseler sonsuza kadar devam ettirebilirler, minik skeçler halinde bile olsa izlemek isterim. Keşke ömür boyu sürse. Çünkü Gintama'yı çok özlüyorum.
Ben ölene kadar devam etsin yani. Ölünce yeni bölümleri izleyemezsem çok üzülürüm :D
 
Ayrıca, çok sıkı olmasa da takip ettiğim Spyair grubunun "Wadachi" şarkısı ilk yayınlandığında dinlemiştim ve çok beğenmiştim ve bir süre sonra öğrendim ki Gintama'nın final filminin (2021) OST'si olacakmış, iki güzel şey nasıl güzel denk gelmiş öyle dedim resmen <3
 
Gintama, izlemeyenlerin kafasında sürekli “öf abi izleyecem de full trol, bir konusu yok” diye sitem ettiği, izleyenlerin ise “manyak ötesi harika bir anime, yeri geldi mi gülme krizine sokan, sonra oradan çıkarıp ağlatan, ağlatmak ile yetinmeyip tekrar gülme manyağı eden” dediği bir anime.
Gintama benim en sevdiğim animelerden biridir, yeri apayrıdır. Muazzamdır. Gintama antidepresandır. Çilekli süt ile birlikte alınmalıdır. Onunla tanıştıktan ve birlikte biraz zaman geçirdikten sonra yüzünüzde kocaman kocaman gülücükler pörtleyecektir. Güldürürken öldürebilme potansiyeline sahiptir. Özellikle izleyicileri hüzne boğduğu anlarda birden espriler patlatarak sizin bir anda kara deliğe düşmenize sebep olur. Bir süre sonra insanda gerçekten bağımlılık yapan bir seri bu. Gintama istek değil ihtiyactır.
Banimeyi izleyip de ben beğenmedim diyenlerin sayısı azdır. İzleyen herkesten de izlemeniz yönünde tavsiye alırsınız. Hatta ısrar edenler bile olur, benim gibi mesela :D
Hala bu seriyi izlemediyseniz ve de bölüm sayısı sizi korkutuyorsa hiç korkmayın. Gintama kesinlikle izlenmeli. Yavaş yavaş tadını çıkara çıkara izleyin. Çünkü bittiğinde büyük bir boşluk hissedeceksiniz. O boşluğu hiçbir şey dolduramayacak, sanki çok sevdiğiniz birisini kaybetmiş gibi olacaksınız ve o boşlukla yaşayacaksınız.
Gintama'dan sonra izleyeceğiniz uzun seri çok önemli. Çünkü Gintama'nın etkisine ısınamama, sevememe sorunu yaşayabilirsiniz, uyarmadı demeyin.
 
 
Ayrıca söylemeden geçemicem.
Tüm karakterler sayko, normal 1 kişi bile yok dedim ama aslına bakarsak hepsi de sıradan senin benim gibi insanlar. Sadece onların bizden farkı - içinden geldikleri gibi, oldukları gibi davranıyorlar, davranmak zorunda kaldıkları şekilde değil. Bu şekilde mutlu oldukları için böyle davranıyorlar. İçindeki duyguları, düşünceleri, istekleri, arzuları filtresiz yansıtabiliyorlar ve orda herkes birbirini öyle kabul edebiliyor. Asıl bizler kendimizi rollere bürüyoruz, “rezil” olmamak için, “toplumun” yorumlarından kaçınmak için, “kabul” görmek için, “normal” görünmek için. Normal olan nedir diye düşünmeye başladım mesela, belki de normal olmak kendimiz gibi olmaktır ama kendin gibi olmak başkaları tarafından kabul görülmüyor nedense bizim dünyamızda ve sadece biz olduğumuz gibi davransak deli muamelesi görürüz ve dışlanırız. Bu yüzden de başkalarının istediği gibi olmaya çalışıyoruz hepimiz. Ama sorun da burda zaten, herkes aslında böyle ama öyle değilmiş gibi davranıyor.
Animede herkesin yaptıkları şeyler aslında bizim de içimizden ve aklımızdan geçen şeyler. Mesela biz tek başımızayken burnumuzu karıştırıp kıçımızı kaşıyabiliyoruz ama onlar her zaman herkesin karşısında bunu yapabiliyor. Mesela sapıklık hepimizin de içinde var, biraz sadistlik de, stalkerlık da, hepimizin takıntıları, kusurları var ve daha niceleri. Gintama’daki insanlarda gördüğümüz her şey aslında bizde de var. Gintama aslında bizim içimizde yaşadıklarımızı dışa vuruyor. İnsanların gerçek kişiliklerini sunuyor bize, filtresiz nasıl olurduk bunu görüyoruz. Gintama aslında biziz.
Animede aynı zamanda işler ciddiye bindiğinde herkesin ciddi olabildiğini görüyoruz, hatta “bu kötü olaylar geçse de tekrar eskisi gibi aptalca şeyler yapsak” diyorlar. Yani aslında onlar bu şekilde yaşamayı tercih ettikleri için böyle bi yaşam tarzı oluşturmuşlar kendi dünyalarında, çünkü bu şekilde mutlular. Ne kadar gerizekalı ve mal gibi de görünseler aslında hepsi aklı başında insanlar ve en önemlisi de hepsinin kalbi temiz. Bu yüzden belki de yaptıkları tüm o iğrenç şeyler beni rahatsız etmiyor.
Gintama bana bunları düşündürüyor ve böyle hissettiriyor.
 
Son olarak bunları söyleyerek kapanışı yapmak istedim.
Türünün en iyi örneği olan Gintama'yı izlemeden ölmeyin.

 

_____________________________________________________________________________

Kaynak: turkanime.net; figurex.net; figurex.net; figurex.net; kahramangiller.com; animefantastica.com; yeppuu.com


23 Aralık 2024 Pazartesi

Lucky☆Star

 


Bölüm: 24 + 1 OVA
Tür: Komedi, Okul, Hayattan Kesitler
Yıl: 2007
 
 
Konusu:
Lucky Star’ın aslında öyle belli bir konusu, belli bir çizgide ilerleyen senaryosu yok. Bu anime bizlere dört sıradan kızların hayatlarının nasıl geçtiğini, birbirleri ve arkadaşları ile olan ilişkilerini, kısacası hayatlarından kesitleri eğlenceli bir şekilde sunuyor. Her ne kadar sıradan kızlar desek de yaptıklarıyla, komik ve garip sohbetleriyle, yaşayış tarzları ile sıradanın çok üstüne çıkmayı başarıyorlar ve doğal olarak izleyenlerine bol gülmeli vakit sunuyorlar. Lise ikinci sınıfa giderken izlemeye başladığımız bu kızların okul hayatlarını, eğlence hayatlarını, yaz ve kış tatillerini, üst sınıfa geçmelerine kadar tanık oluyoruz.

 

Bu arkadaş grubunda birbirinden farklı 4 ana karakter var:

Izumi Konata - tam bir otaku (anime, manga oyun delisi). Öyle ki öğretmeni ile sabahlara kadar online oyun bile oynuyor. Bizim gibi anime, manga sevenlerin kendine çok yakın hissettiği bir karakter aslında.

Miyuki Takara - tam bir hanımefendi olup sınıfın hem en zekisi, hem de en güzellerindendir. Bilgi birikimi oldukça geniş olduğundan herkes sorusu oldu mu ona yönelir

Ve çift yumurta ikizleri olan Kagami ve Tsukasa Hiiragi kardeşler - her ne kadar ikiz olsalar da, karakter bakımından tamamen zıtlar. Kagami daha hırçın, atılgan ve aktif bir tipken Tsukasa daha sessiz ve çekingen bir tip.

Karakterler kendi hayatımızdan da etrafımızda görebileceğimiz tiplere çok benziyor, bu yüzden de bağ kurabiliyorsun aslında. Tabii anime olduğundan abartılı yanları da var ama normaldir sonuçta izletebilmesi için bir farklılık gerek. Çizimleri de karakterleri kadar ilginç. Tam anlamıyla abartılmış anime tarzı çizimleriyle gerçeklikten biraz uzaklaşmış dursa da aslında gayet sevimli bir hava katmış animeye. Müzikleri de oldukça iyi olan animenin açılış müziği çok hareketli ve hoş. Seslendirmeleri de ben beğendim şahsen, özellikle her bölüm sonunda kısa skeç tadındaki Lucky Channel sunucusu Akira Kogami'nin seslendirmesi çok hoşuma gitti, şarkı söyleyişi de güzel :D

Lafı uzatmadan sadede geleyim. Genel olarak herkesin (özellikle her liselinin) günlük hayatında yaşayıp yaşayabileceği olayları, aklından geçen düşünceleri, arkadaşlarıyla aralarında dönen sohbetleri ve şakaları eğlenceli bir şekilde anlatıyor anime, güzel konulara değiniyor.

Kısacası kafa dağıtmalık kaliteli bir günlük hayat ve komedi yapımı. 

 

 

____________________

cr: anime-inceleme.com

5 Mart 2024 Salı

One Piece

 



One Piece 

(hala yayınlanmaya devam ediyor) - GÜNCELİM
 
Tür: Aksiyon, Macera, Komedi, Süper Güçler, Dram, Fantastik, Shounen
 
Bölüm:
Yıl: 1999 - ?

 
İzleme Sırası
 
  • OVA:
- One Piece: Taose! Kaizoku Ganzack (1998) - 28 dk
 
 
  • Movie:
- One Piece Movie 1: The Movie (2000) - 51 dk
 
 
  • Special:
- One Piece: Umi no Heso no Daibouken-hen (2000) - 49 dk
 
 
  • Movie:
- One Piece Movie 2: Clockwork Island Adventure (2001) - 55 dk
 
 
  • Special:
- One Piece: Jango no Dance Carnival (2001) - 6 dk
 
 
  • Movie:
- One Piece Movie 3: Chopper's Kingdom on the Island of Strange Animals (2002) - 56 dk
 
 
  • Special:
- One Piece: Yume no Soccer Ou! (2002) - 5 dk
 
 
  • Movie:
One Piece Movie 4: Dead End no Bouken (2003) - 1 saat 35 dk
 
 
  • Special:
- One Piece: Oounabara ni Hirake! Dekkai Dekkai Chichi no Yume! (2003) - 46 dk
 
- One Piece: Mamore! Saigo no Dai Buta (2003) - 46 dk
 
 
Movie:
- One Piece Movie 5: The Curse of the Sacred Sword (2004) - 1 saat 35 dk
 
 
  • Special:
- One Piece: Take Aim! The Pirate Baseball King (2004) - 5 dk
 
 
  • Movie:
- One Piece Movie 6: Baron Omatsuri and the Secret Island (2005) - 1 saat 32 dk
 
 
  • Special:
- One Piece: The Detective Memoirs of Chief Straw Hat Luffy (2005) - 43 dk
 
 
  • Movie:
- One Piece Movie 7: The Giant Mechanical Soldier of Karakuri Castle (2006) - 1 saat 34 dk
 
 
  • Special:
- One Piece: Straw Hat Theater (2005 - 2012) - 13 Bölüm (3 dk)
 
  • Movie:
- One Piece Movie 8: Episode of Alabasta - The Desert Princess and the Pirates (2007) - 1 saat 30 dk
 
- One Piece Movie 9: Episode of Chopper Plus - Fuyu ni Saku, Kiseki no Sakura (2008) - 1 saat 53 dk
 
- One Piece Movie 10: Strong World (2009) - 1 saat 55 dk
 
 
  • Movie:
- One Piece Movie 11 3D: Mugiwara Chase (2011) - 30 dk
 
 
  • Special:
- One Piece 3D: Gekisou! Trap Coaster (2011) - 12 dk
 
- One Piece: Episode of Nami - Episode of Nami: Tears of a Navigator and the Bonds of Friends (2012) - 1 saat 46 dk
 
 
  • Movie:
- One Piece Movie 12: Z (2012) - 1 saat 48 dk
 
 
  • Special:
- One Piece: Glorious Island (2012) - 2 Bölüm (5 dk)
 
- One Piece: Episode of Luffy - Hand Island Adventure (2012) - 1 saat 42 dk
 
 
  • OVA:
- One Piece: Romance Dawn (2012) - 33 dk
 
 
  • Special:
- One Piece: Episode of Merry - Mou Hitori no Nakama no Monogatari (2013) - 1 saat 46 dk
 
- One Piece 3D2Y: Ace no shi wo Koete! Luffy Nakama Tono Chikai (2014) - 1 saat 48 dk
 
- One Piece: Episode of Sabo - 3 Kyoudai no Kizuna Kiseki no Saikai to Uketsugareru Ishi (2015) - 1 saat 46 dk
 
- One Piece: Adventure of Nebulandia (2015) - 1 sat 46 dk
 
- One Piece Film: Gold Episode 0 - 711 ver. (2016) - 10 dk
 
- One Piece: Heart of Gold (2016) - 1 saat 44 dk
 
 
  • Movie:
- One Piece Movie 13: Gold (2016) - 2 saat
 
 
  • Special:
- One Piece: Episode of East Blue - Luffy to 4-nin no Nakama no Daibouken (2017) - 1 saat 46 dk
 
- One Piece: Episode of Sorajima (2018) - 1 saat 45 dk
 
 
  • OVA:
- One Piece Film: Strong World Episode 0 (2019) - 18 dk
 
  • Movie:
- One Piece Movie 14: Stampede (2019) - 1 saat 41 dk
 
  • Movie:
- One Piece Film: Red (2022) - 1 saat 55 dk
 





Konusu:
Para, şan, şöhret ve güç. Bu dünyadaki her şeyi elde eden adam, efsanevi Korsanlar Kralı Gol D. Roger tüm denizlere hâkim olur. Yegane hazine 'One Piece'i ele geçirir. Denizciler tarafından yakalanır. Korsanların devrini bitirmek için idam kararı verilir. Roger’ın idamı sırasında "Servetim ve hazinem mi? Eğer istiyorsanız almanıza izin vereceğim. Arayın. Hepsini o yerde bıraktım." demesi üzerine herkes denizlere açılır ve Grand Line'ın yolunu tutar. Böylece büyük korsan çağını başlatmış ve denizlerde sudan çok korsanların cirit attığı bir çağ başlatmıştır. Ancak Grand Line'a girmek öyle kolay değildir, orada canlı kalabilmek ise imkansızdır.
Ana karakterimiz, yanlışlıkla şeytan meyvesi yiyerek vücudunu lastik gibi kullanabilme yeteneği kazanan Monkey D. Luffy de bu çağa yetişmiş, gözü pek ve güçlü ama önlenemeyen disiplinsiz bir gençtir. Dostu olan Kızıl Saçlı Shanks'a duyduğu hayranlıktan dolayı korsan olmak ister. Luffy'nin en büyük hayali ise Korsanlar Kralı olmaktır. Çünkü ona göre Korsanlar Kralı denizlerdeki en özgür kişidir. 17 yaşına geldiginde denizlere açılarak hayalini gerçekleştirmeye çalışır ve bu noktadan sonra Luffy yolculuğu sırasında ekibini toplayıp kendi tayfasını kuracak ve One Piece'i bulmak için Grand Line'da birbirinden tehlikeli ve eğlenceli maceralara atılacaktır.
 
 
Nereden nasıl başlamalıyım bilmiyorum. Bu efsaneyi nasıl tanıtabilirim onu da bilmiyorum. Birçok kişiye göre tanıtıma gerek yok gerçi ama yine de bilmeyenler var ve ben de ona göre bir yazı yazacağım. Elimden geldiğince bahsedeyim.
Mangası dünyanın en çok satan mangası durumunda. Milyonlarca fan, milyonlarca satış, milyonlarca ürün, ciltler...
One Piece, anime sevenlerin ismini bilmeme şansı olmayan, büyük bir fan kitlesi olan, 1997 yılında Eiichiro Oda tarafından yaratılmış shounen manga serisi ve 1998’de de anime serisine uyarlanmıştır, ve hala yayınlanmaya devam etmekte olan efsane bir yapımdır. Harika işlenmiştir. Daha ilk bölümde ucundan gösterilen olayın 500. bölümde konuya bağlanmasını görünce mangakaya hayran oluyorsunuz.
 
 
One Piece'in mangasında 1000'den fazla cilt ve animesinde 1000'den fazla bölüm bulunmakta. 20 yılı aşkın bir seriden bahsediyoruz sonuçta. Bir seri o kadar zamandır hala devam ediyorsa, hala bu kadar seviliyorsa efsaneviliği hakkında tartışmaya gerek yok diye düşünüyorum.
Aslında sırf bu yüzden One Piece izlemeyenlerin “çok uzun” diyerek çekindiği ve izlemeye korktuğu, izleyenlerin ise “keşke bir 1000 bölüm daha olsa” dediği, kendi türünün üç büyüklerinden biri olan, bizi mezara gömüp sonra final vereceğini düşündüğümüz efsanevi bir animedir. - Her ne kadar artık sona yaklaştığını hissetsek de.-  One Piece 1000 küsür bölümlere gelmesine rağmen kimsenin bitsin artık diyemediği tek anime heralde. Yeni başlayanlar için her an bitti bitecek gibi bir korkunuz olmayacak. Yeni başladıysanız bunun keyfini çıkartın.  Hala bir türlü izlemeye başlamaya cesaret edemeyenlere söylemek istediğim; One Piece'de çok fazla bölüm var ama çok hızlı izleniyor. Bu yüzden aslında çok fazla bölüm olması asla korkulacak bir durum değil, çünkü bir kere sardınız mı sıradaki bölüm tuşuna korkmadan özgürce basabiliyorsunuz. O kadar sürükleyici ki, kısa sürede yarılayacaksınız ve nasıl olduğunun farkına bile varmayacaksınız. Bu yüzden hiç korkmadan bu yazıyı okuduktan hemen sonra ilk bölümü açıp izlemeye başlayabilirsiniz :D Tabii bana sorarsanız hızlı izlemenizi değil de tadını çıkartarak izlemenizi öneririm. Size şunu söyleyeyim, One Piece'de duyabileceğiniz tek pişmanlık neden daha önce izlemedim pişmanlığıdır.
Bir animeden ne bekliyorsanız One Piece'de mevcut. Aksiyon, komedi, macera ve gizem hepsi bu hikayenin içinde var. Öyle dramatik durumlar hiç yok diyemem ama pek yok diyebilirim, her zaman eğlence ve macera ağırlıkta ama yine de üzüntüden de gülmekten de gözlerinizden yaş getirecek bir kaliteye sahip. Gizem tarafı da çok iyi işlenmiş. Bir de doyurucu bir aksiyona sahip. Sürekli heyecan var animede. İzlemeye bir başladığınızda; kaç bölüm izlediğinizi sayamıyorsunuz bir noktadan sonra. Tabi ilk başlarda alışana kadar biraz sıkıcı gelebilir ama birkaç bölümden sonra bağımlısı olacaksınız.
 
 
Neden seviyoruz biz bu animeyi bu kadar?! Korsanlara nasıl bu kadar sempati duyulabilir?!
 
Normalde korsanlar keyfine insanları öldüren, paralarını çalan kötü kişilerdir ama bizim Hasır Şapka tayfası öyle değiller tabii tahmin edeceğiniz üzere, onların asıl amacı macera ve eğlence. Burda kötü korsanlar da var tabii, bizimkiler de zaten baskı altındaki kitleleri kurtarıp, kötü korsanları ortadan kaldırıyor. Bu yüzden uzaktan bakıldığında korsanları iyi göstermeye çalışmışlar gibi durabilir. Ama bu doğru değil. Her ne kadar korsan diye anılsalar da korsanlığı normal korsanlar gibi yapmıyorlar. Onlara korsan isimin getirdiği şey sadece denize açılıp, tayfa kurup, hazine aramak ama bu onlar için bol macera yaşayıp, iyi arkadaşlar edinip, güzel anılar biriktirebilmeleri için sıradan bir hedef sadece. Animede de korsanlar kötü olarak kalıyor ama herkese de önyargıyla yaklaşılmaması gerektiğini anlatıyorlar bize. Animeyi güzel yapan şeylerden biri de bu.
Konusu ve işlendiği dünya nedeni ile uçsuz bucaksız olması animenin en güzel yanlarından biri. Yani sürekli takip etsek de bizi bir şekilde sürekli şaşırtmayı başarıyor.
 
 
"İnsanlar 2'ye ayrılır. One Piece izleyenler ve izlemeyenler."
 
 
One Piece dünyası çok farklıdır: İki büyük denizi, tek kıtası olan bir Dünya'da, Şeytan meyvesi yiyenler, kılıç ustaları, devler, cüceler, normal insanlar, gladyatörler, denizciler, korsanlar, balık adamlar, büyük insanlar, uzun kollular, uzun bacaklılar ve daha nicelerin olduğu, fantastik bir evren anlatılır bu animede. Efsanevi güçler efsanevi yetenekler. Hepsi bir arada! Fakat çok farklı bir evrende geçse bile kendimize çokça pay çıkarabilmenizi sağlıyor.
 
 
Konsuna biraz daha hakim olabilmeniz için biraz Şeytan Meyveleri'nden bahsedelim.
Normal meyvelerin dışında bir de farklı olarak şeytan meyveleri vardır ve her şeytan meyvesi farklı bir özellik/yetenek taşır. Şeytan Meyvesi, yenen meyvenin özelliğine göre onu yiyen kişiye güçler verir. Bu güçler kullanıcı ölene kadar onu terketmez. Fakat bu meyveyi yiyenlerin yüzme yeteneği kaybolur ve bir daha denizde yüzemezler. Daha doğrusu deniz suyuna karşı güçsüzleşirler ve hareket edemez hale gelirler. Denize düştüklerinde tek başlarına kurtulma ihtimalleri hiç yoktur. Ayrıca Kairouseki (Deniz Taşı) olarak bilinen maddeye dokunduklarında da güçleri etkisiz hale gelir ve kullanıcı güçsüz, bitkin bir hale düşer. Şeytan meyvesi yeteneği her ne kadar büyük bir güç ve avantaj sağlasa da bir korsan için denizde yüzememek büyük bir olaydır aslında, bu yüzden de herkes yemek ister gibi bir durum da yoktur. Şeytan meyvelerinin tatları berbat olduğundan insan kendini zehir yiyormuş gibi hissetmektedir. Ayrıca şekilleri ve renkleri farklıdır. Belirli bir zaman diliminde her tip meyveden sadece bir tane bulunmaktadır. Meyveden tek bir ısırık almak meyvedeki yeteneğin geçmesi için yetelidir. Bir söylentiye göre bir meyve yendiğinde, o meyvenin gücünü veren şeytan yiyen kişinin içine girermiş ve eğer ikinci bir meyve yenirse, bu iki şeytan birbiriyle savaşacağından kullanıcının bedeni patlarmış. Bu yüzden bir kişi farklı iki şeytan meyvesi yiyemez. Yediği takdirde vücudundan hiç bir parça kalmayacak şekilde parçalanacaktır.
Üç çeşit şeytan meyvesi türü vardır:
  • Paramecia: Bu tür meyveler kullanıcılarına insan üstü güçler verir. 
  • Logia: Bu meyve türünden yiyen bir kullanıcı, vücudunun herhangi bir kısmını meyvenin verdiği doğa gücüne (ateş, çelik vb.) çevirebilme ve kontrol edebilme yeteneği verir. 
  • Zoan: Bu meyve türü, kullanıcının hayvan ya da insan-hayvan karışımı bir dönüşüm geçirmesine olanak verir. 
 
 
 
Anime'nin çizimlerinden de bahsedelim biraz. Eğer One Piece‘e yeni başlayan biri iseniz, yıllardır süren bir seri olması sebebi ile ilk bölümlerdeki çizimler hoşunuza gitmeyebilir ve çocuksu gelebilir ama seri zamanla olgunluk kazanacak ve kendinize pay çıkarmanızı sağlayacak. Daha yeni bölümlere geldiğinizde çizim kalitesi de yükseliyor. Yani şöyle diyim, çizim tarzı eski halinin çok dışına çıkılmamış, bu da bence iyi bir şey. Çizim değişseydi daha kötü olurdu. Her animenin bir çizim tarzı var, One Piece'inki baya alışılmışın dışında, kendine has. Bence çizimleri çok rahat gelişebilirdi ama bilerek geliştirilmediğini düşünüyorum, çünkü One Piece artık böyle sevildi böyle kabul edildi zaten. One Piece'i One Piece yapan bu çizimleri. Standardın dışında ve çizimlerin çok da önemi olmadığını görüyorsun, bazı animeler vardır çizimini beğenmeyince izleyemiyorsun çekilmez geliyor ama One Piece öyle bir şey ki bu çizimlere rağmen izletiyor kendini. One Piece çizimlerden öte çok güzel bir seri. Çizimlerine rağmen kendisini izletebilen tek anime. Ben çizim tarzını çok da önemseyen biri değilimdir, hatta One Piece'in çizimleri de kötü değil bence (ya da alıştığım için öyle geliyor bilemedim) ama bazıları için büyük rol oynadığından bu konuya parmak basmak istedim.
 
 
One Piece'in en büyük artısı, her şeye rağmen izlememizi sağlayan en büyük etken kesinlikle karakterleridir.
Ana karakter olduğundan Luffy'den biraz bahsedeyim ilk önce, ki zaten fazlasıyla dikkat çeken bir karakter. Luffy saf bir karakterdir, aklı bir karış havadadır, etrafta gördüğü değişik tipleri daima tayfaya davet eder. Ayrıca korkusuz bir yapısı vardır. Kavgadan kaçmaz. Luffy genelde “aptal” bir karakter gibi görünse de savaş alanındayken tam bir dahi. İş kavgaya geldiğinde Luffy çok ciddileşir ve hayret verici bir şekilde kafası çok iyi çalışır. Lastik meyvesi güç bakımından çok vasat bir meyve olsa bile Luffy meyvesini zekice kullanarak potansiyelinin üstüne çıkıyor. Aynı şekilde güçlü yan karakterler var animede. One Piece‘de aşığı olabileceğiniz çok karakter var, çoğu anime ana karakterini sevdirip onun üzerine yoğunlaşırken bu anime sizi sadece başkaraktere bağlamıyor. Yan karakterlerin her birinin karizma olmasının yanı sıra dövüş sahneleri de gayet iyi çiziliyor ve sunuluyor. Yan karakter olmalarına rağmen dövüşlerinin üzerinde tıpkı ana karaktermiş gibi durularak, özenle hazırlanabiliyor ve bu gerçekten büyük bir artı.
Anlayacağınız One Piece'de düşmelere doyamıcaksınız. Zoro mu dersin, Sanji mi dersin, Ace mi dersin, Low mu dersin... kimler kimler. Ayrıca Luffy ye de düşeceksiniz. Biraz aptaldır, maymundur kendisi ama gerektiğinde öyle bir şey yapar ki senin kalbini kazanır. Ayrıca Luffy gibi bir arkadaş isteyeceksiniz. Hatta o kadar bölümden sonra Luffy senin bir arkadaşın olacak. Luffy'yi diğerlerinden ayıran en önemli özelliği ise bana göre düşünme şekli. Luffy'nin düşünce yapısı hayata tutunmamı sağladı diyebilirim. Luffy'nin verdiği enerji bambaşka. Umursamaz, vurdumduymaz, saf, mal biri olabilir, kaptanlık yeteneği olmayabilir ama onun o yüreği, pozitifliği, enerjisi, dayanıklılığı, pes etmeyen inatçılığı sizi öyle motive ediyor ki etkilenmemeniz imsansız. Bu yönüyle size aşırı büyük bir motivasyon aşılıyor. Bazen gülüyorsun katıksız aptal diye ama bazen de aşırı saygı duyuyorsun. Bazen kendinizi "elini ayağını öpeyim paşam sen en iyisini hak ediyorsun, beni halı diye ser üstüme bas ayakların kirlenmesin" tarzı şeyler derken bile bulabilirsiniz :D Aynısı Zoro'ya da oluyor tabii
:D Bazen Zoro birini doğradığında kalbinizi de doğrayıp geçiyor gibi gelebilir. Ayrıca bir noktadan sonra güzelleşen kadın karakterleri ise ayrı bir artı.
One Piece, başta arkadaşlık olmak üzere birçok duyguyu içinize işleyebiliyor. Kendinizi tayfanın bir parçası gibi hissediyorsunuz. Tüm ekiple aranızda derin bir bağ oluşacak.
Hepsi senin kardeşlerin, arkadaşların oluyor. Onlar üzüldüğünde üzülüyor, güldüğünde gülüyor, ağladığında ağlıyor, acı çektiğinde sen de hissediyorsun acıyı. One Piece'i en güzel yapan şey de karakterlerin çok içten olması, kendine çok yakın hissediyorsun sanki gerçek hayattan bir arkadaşınmış gibi, hayatlarımız bu kadar farklı olmasına rağmen hem de.
Ama tabii One Piece'in en artı yanı One Piece olmasıdır ^^.
 
Peki animenin eksi yanları yok mu? Var tabii! Ama çok değiller. Kendimce bunlardan sadece iki tanesinden bahsedeceğim size. Bana göre One Piece'in kötü yanlarından biri: Bölümlerin çoğu zaman aşırı uzatılıyor ve yavaş işleniyor olması. Bölümlerin uzatılmasında ve yavaş işlenmesinde sorun yok aslında, bu sayede daha sindire sindire izleyebiliyoruz ve daha akılda kalıcı oluyor ama bu normal bir uzatma değil, asıl sorun aşırı uzatılması, uzatılmasının da uzatılması, hatta uzatılmanın uzatılmasının uzatılması bile diyebiliriz. Artık izlerken “yeter artık bitir şu işi” diye cinnet geçirdiğimiz zamanlar bile olabiliyor bazen. Biraz sıkıyor bu durum yani. Animenin bana göre diğer kötü yanı ise: Güçlü, sevilen, merak edilen birçok karakteri çok az izleyebiliyor olmamız. Çok fazla kaliteli karakter olduğundan bahsettik. Kendisine bu kadar insanı bağlayabilen karakterler çok az sahnede gösteriliyor. Onları izleyememek büyük kayıp, harcanan birçok kaliteli karakter var malesef. Onları da doya doya izleyebilseydik 10/10 olurdu. Gerçi bu şekilde bazı karakterlere daha çok merak uyandırıyor ama tabii bu merakı karşılayabilmek asıl nokta.
Öyle ya da böyle daha final vermemiş olmasına rağmen efsaneleşmiş bir anime One Piece! 
Kimi zaman güldüren, kimi zaman duygulandıran, kimi zaman heyecandan hop oturup hop kaldıran harika bir anime. Bir de ölmeden finalini görebilirsek :D İnsan bunu diyor ama bi yandan da hiç bitsin istemiyor. Ben ne kadar da izlesem doyamıyorum One Piece'e, bu animede şeytan tüyü var, resmen yaşam tarzı oluyor insanın. One Piece benim hayatım oldu. Bitince n'apıcam hiç bilmiyorum. Ağır depresyona gireceğim büyük ihtimalle.
Bence siz de vakit kaybetmeden izlemeye başlayın derim ^^ Sonra da One Piece'i bütün arkadaşlarınıza önerin, büyük sevap işlersiniz :D :D Bu söylediğimi izleyince daha iyi anlayacaksınız ^^
 
Son olarak şunu söylemek istiyorum:
One Piece sevmeyenler sadece One Piece izlememiş olanlardır.

 

 





________________________________________________________

Kaynak: turkanime.net; figurex.net; bilimus.com; 22dakika.org; asialogy.com; frmtr.com; yeppuu.com 


11 Aralık 2023 Pazartesi

Mushishi

Tür: Fantastik, Tarihi, Macera, Gizem, Hayattan Kesitler, Doğaüstü Güçler, Seinen
 
Sezon 1
Bölüm: 26
Yıl: 2005 - 2006
 
  • Special:
- Mushishi: Hihamukage (2014)
 
Sezon 2: Mushishi Zoku Shou (1. Kısım)
Bölüm: 10
Yıl: 2014
 
  • Special:
- Mushishi Zoku Shou: Odoro no Michi (2014)
 
Sezon 2: Mushishi Zoku Shou (2. Kısım)
Bölüm: 10
Yıl: 2014
 
  • Movie:
- Mushishi Zoku Shou: Suzu no Shizuku (2015)
 
 
 
Konusu:
Mushiler Dünya üzerinde çok eski zamanlardan beri varlığını sürdüren varlıklardır, ne bitki ne de hayvan olarak adlandırılabiliyorlar, var ile yok arasında yaşayan, yaşam ve ölüm arasında bulunan basit yapılı organizmalardır. Tehlikeli ve tehlikesiz binlerce çeşidi olan ve bilinç kazanabilen yaratıklar olarak karşımıza çıkıyorlar. Genelde havada süzülen saydam şekillere benzeyen Mushi’leri varlık ile hiçlik arasında yaşadıkları için her insan göremez, sadece bazı kişiler görebilir. Yaşamak için bazen insan bedenine ihtiyaç duyuyorlar ve bedenini kullandıkları insana bazen hiç bir zarar vermezken bazen de ölümüne sebep olabiliyorlar. Her iki durumda da, işler çıkmaza girdiğinde Mushi ustası olan “Mushishi” denilen kişiler olaya dahil olur. Mushishi'ler, Mushi'leri görebilen, onları inceleyen ve onlar hakkında bilgi sahibi olan, Mushi'ler ve insanlar arasında dengeyi sağlamakla görevli, seyyar Mushi uzmanlarıdır. Bu hikaye bir Mushishi olan Ginko’nun maceralarını anlatır. Ginko, yaşı ilerledikçe varlığının Mushi'leri kendisine çektiğini ve uzun süre yaşadığı yerleri Mushi'lerin işgal ettiğini fark eder. Bitkiler, hayvanlar ve Mushi'ler doğada uyum içinde yaşamak zorundadır. Eğer doğanın dengesi bozulursa Mushi'ler her şeyi yok etmeye başlıyorlardır. Bu yüzden Ginko, Mushishi olup gezgin olarak hayatına devam eder, halk arasında ki söylentilere bakarak Mushi'lerin olduğu yerlere gider. Varlığını bilmeyen ve Mushi'lerden dolayı zor duruma düşmüş insanlara yardım eder ve Mushi'ler hakkında daha çok şey öğrenir.

 

 

 

Hikaye genel olarak Ginko’nun seyahati sırasında karşılaştığı mushi ve insanların hikayelerinden oluşuyor. Her bölümde Ginko kasabadan kasabaya, dağları nehirleri dolaşarak Mushi'lerle başları dertte olan insanlara yardım etmekte. Ginko’nun her gittiği yerde mutlaka Mushi'lerle başı dertte olan insanlar oluyor ve Ginko bu insanlara yardım ederken aynı zamanda Mushi'lere de yardım ediyor. Ana karakterin Ginko olmasına rağmen aslında esas karakterler Mushi'lerdir, Ginko çoğu zaman hikayede yan karakter gibi kalır. Yani Ginko gibi karizmatik bir karakterin epik maceralarından çok mushilerin gizemini izliyoruz.

Animeden aksiyon, hızlı sahneler ve aşırı romantik sahneler beklemeyin. Daha çok insan ilişkileri, insanlarla Mushi’lerin ilişkileri, dertleri ve çözümleri odak noktası. Her ne kadar doğaüstü, gizemli bir yapıya sahip olsa da, olaylar tamamen dinginlik içinde sürüyor gidiyor. Mushishi‘yi izlemek Ginko ile birlikte çıktığınız sakin bir yolculuk gibidir. Atmosfer genelde sakin, animenin temposu genel olarak durgun ve yavaş ama bu sıkıcı olduğu anlamına gelmiyor. Her bölüm Ginko ile beraber başka bir Mushi türünün varlığına şahit oluyoruz. Mushi çeşitliliği de bir hayli fazla olunca aynı şeyler asla tekrarlanmıyor. Her bölüm inanılmaz bir hayal gücüyle oluşturulmuş bir dünyada geçen ve Japon efsanelerine yer verilmiş kısa farklı farklı hikayelerden oluşuyor. Bence hikayeler çok ilgi çekici ekrana kilitleyen türden, baya enteresan olaylar var ve insan merak ediyor nasıl olmuş ve nasıl sonuçlanacak diye, bölüm boyunca merakla izleyip tüm bunları takip ederken zaten farkına varmadan bölüm bitiyor, yani gayet akıcı ve her bölüm bir sonuca varıyor merak etmeyin, iyi veya kötü. Kısacası Mushishi’de her bölüm diğerinden bağımsız ve film tadında. Tabii ana karakterimizin hikayesine de (bir kısmına) şahit oluyoruz.

Mushishi’nin mangakasının yaptığı açıklamaya göre anime Edo ile Meiji dönemleri arasında geçiyor. Mushishi’de Ginko hariç tüm karakterleri geleneksel Japon kıyafetleri içinde görüyoruz ama Ginko daha modern bir görünüm ile karşımıza çıkıyor. Baş rolümüz Ginko, animenin sakin havasına uygun olarak oldukça sakin bir karakter. Karşılaştığı olaylar ne kadar şaşırtıcı ve zor olursa olsun soğukkanlılığını koruyor ve üstesinden geliyor. Ginko'nun en etkileyici yanı ise Mushi'ler konusunda ki bilgi birikimi. Bütün Mushi'leri büyük titizlikle incelemesi ve her duyduğu efsanenin peşinden dağ, taş, dere, tepe, kar, kış demeden takip etmesi taktire şayan. Ayrıca ilk bakışta öyle gelmese de aslında baya hoş bir bey ^^

Çizim olarak doğa ve manzara görselleri çok güzel. Anime'de doğal yaşam çok güzel animasyona dökülmüş. Oldukça pastel renkler kullanılmış. Çizimleri kadar müziklerini de övmek lazım tabii. Animenin müziklerinin ödüllü olduğunu da ekleyelim. Birbirinden orjinal hikayeleri tamamlayan müzikler ve görsel şölen de eklenince tam bir sanat eseri olmuş. Zaten sakin havasına bir de bunlar eklenince, size huzur getiren bir anime olmuş. Anime size gerçek yaşam ve hayal alemi arasında kalmışsınız gibi bir his veriyor.

Fakat eleştirilecek bir yanı yok mu var tabii, o da karakter çizimlerinin birbirine benzemesi. Ginko dışındaki bütün karakter çizimleri neredeyse birbirinin aynısı. bu konuda baya eksik buldum açıkçası, benim başlarda bazı bölümlerde kafam karıştı hep aynı kişiler sandım ama sonradan alıştım tabii. Belki de karakterlerin bu kadar sade olması ve birbirine benzemesi daha çok bizden hissetirmiş de olabilir.

 

Ben bu animeyi baya sevdim, izlemesi çok keyifliydi ve bende güzel etkiler biraktı.

Kısacası: Mushishi bir terapi seansı gibidir. Mushishi klasik bir eser gibidir. Her kesime hitap edemeyebilir. Sadece yaşı olgun olanlarin izlemesini tavsiye ederim. Eğer dünyadan uzaklaşmak ve bir süre kafa dinlemek isterseniz aradığınız yapım Mushishi olabilir. 

 

 

_______________________________________

cr: figurex.net; frmtr.com; anime-inceleme.com

1 Kasım 2023 Çarşamba

Serial Experiments Lain


Tür: Avangart, Psikolojik, Dram, Gizem, Bilim Kurgu, Doğaüstü Olaylar, Gerilim


Bölüm: 13


Yıl: 1998
 



Konusu:
Serial Experiments Lain'de, 14 yaşındaki bir orta okul öğrencisi olan Lain Iwakura'nın hayatına konuk oluyoruz. Lain, işi bilgisayarlarla olan babası, ev hanımı annesi ve ablası ile beraber Tokyo’da yaşıyordur. Yakın gelecekte geçen animede, Wired adı verilen ağ bugünkü internetten bir adım öne geçerek insanların hayatının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Wired erişimi NAVI adı verilen güçlü bilgisayar sistemi ile gerçekleştirilmektedir. Wired'a bağlı insanlar, zamanlarının büyük bir kısmını ağdaki sanal yaşantılarına ayırmaktadırlar.
Fazlasıyla içine kapanık ve asosyal olan Lain, bilgisayar ve Wired'a hiç ilgi duymaz. Fakat olaylar günün birinde, Lain'in sınıf arkadaşı olan Chisa Yomoda'nın intihar etmesi ile patlak verir. Chisa'nın trajik ölümünün ardından Lain ve tüm sınıf arkadaşları Chisa'dan garip bir e-mail alırlar. Chisa mail'de, yalnızca bedeninin öldüğünü, bilincinin wired'da yaşadığını söylemektedir. Sınıf arkadaşları, olayı garip bir şaka olarak değerlendirip hayatlarına devam ederler. Ancak, Lain'in bu gizemli mail'in ardından wired'a olan ilgisi yavaş yavaş artar ve babasına son teknoloji bir NAVI aldırır ve sanal dünyanın derinliklerine inmeye başlar.
Çok geçmeden garip olaylar ardı ardına meydana gelmeye başlar. Lain sanal dünyayı ve sırlarını öyle bir eşeler ki artık gerçeklik ile sanal ortam arasındaki perde kalkmaya başlar ve Lain yolda yürürken bile sadece sanal dünyada görülebilecek türden şeyler görmeye ve sesler duymaya başlar. Ayrıca sanal dünyada bulunan başka bir Lain’de hem Lain’in hem de bizim kafamızı iyice karıştırmaya başlar.


Serial Experiments Lain; gerçeklik, kimlik, iletişim sorunları, tanrı, zaman-mekan, hafıza ve bilinç gibi bir çok olguyu sorgulayan metafiziksel bir animedir.

Animede iki dünya var. Biri Real world (gerçek dünya), diğeri ise The wired (sanal dünya). İnsanlar bizim gibi dışarıdan değil bir nevi sanal dünyaya girerek internet ortamında dolaşıyor. Konusu ne kadar sıradan gelse de işlenişi tahmin bile edemeyeceğiniz türden. Anlatmak istediğini sıradışı bir dille ve seyirciden anlamak için çabalamasını bekleyerek anlatıyor. Anime, düşünce akışının takibi açısından, tamamen anlaşılması en zor yapıtlardan biridir. Bu anime sabır gerektiren bir uğraş. Kendinizi tamamen vererek izlemelisiniz. Buna rağmen ilk bölümlerde kafanız baya karışacaktır bu normal, fakat son bölümlere doğru konuyu kavrıyorsunuz ama hala anlayamadığınız şeyler olacaktır. Gerçi Lain'in kendisi bile çözememiş biz nasıl çözelim. Yayın tarihinin üzerinden bu kadar yıl geçmesine rağmen, hala farklı yorumlanan ayrıntılar ve kesin cevaba ulaşamamış sorular mevcuttur. Serial Experiments Lain, kendisini izleyicilerine defalarca kez tekrar ettirmiş ve üzerlerinde çok önemli etkiler yaratmıştır.

Açılış şarkısı "Boa- Duvet" çok güzeldir <3

Çizimleri oldukça ayrıntısızdır. Sadece odaklanılması gereken yerler çizilmiş. Anime içinde güzel diyaloglar bulunmaktadır. "Bir insanı kimse hatırlamıyorsa o insan gerçekten yaşamış mıdır?" gibi son derece felsefik bir içerik seri boyunca detaylıca işleniyor. Ağır temposu ve bu içeriği sayesinde insanları ikiye ayıran Lain hayatınıza yepyeni bir deneyim niteliğinde.

 

Sonuç olarak, hatlardan gelen seslerden, gölgelerdeki renklendirmelere, trafik ışıklarından, Lain’ın masumiyet simgesi ayı kostümlü pijamasına kadar, her karede binlerce gizlenmiş ayrıntı, Lain’i izlerken bulmaca zevki veriyor insana.

 

 

______________________________________________________

cr: animeler.net; 22dakika.org; turkanime.co; anime-inceleme.com


Junji Ito: Collection

  Tür: Korku, Gerilim, Gizem, Doğaüstü Güçler, Dram, Psikolojik, Komedi Bölüm: 12 Yıl: 2018     Junji Ito: Collection - Tomie (Special)...