23 Ağustos 2025 Cumartesi

Paranoia Agent (Mousou Dairinin)

 


Tür: Gerilim, Gizem, Dram, Psikolojik, Şizofreni, Polisiye, Doğaüstü Güçler, Sürrealizm, Avangart, Ödüllü


Bölüm: 13


Yıl: 2004
 
 
Konusu:
Tokyo bir süredir kimliği bilinmeyen bir şahıs tarafından gerçekleştirilen vur-kaç saldırıları ile çalkalanmaktadır. Kurbanlar saldırganı, altın renkli patenleri ve eğilmiş altın renkli bir beyzbol sopası olan, ilkokul seviyesinde bir çocuk olarak teşhis etmektedir. Halk arasında Shounen Bat (sopalı genç erkek manasında) olarak adlandırılan saldırgana ilişkin vakaları incelemekle görevlendirilen polis dedektifleri Keiichi Ikari ve Mitsuhiro Maniwa çalışmalarına ilk kurban, son zamanlarda viral olan köpek karakter Maromi'nin yaratıcısı Tsukiko Saki'yi sorgulayarak başlarlar. Dedektifler ilk başta olayı pek ciddiye almaz. Hatta uydurma bile sanırlar. Fakat ikinci vaka da meydana gelince “ Shounen Bat” efsanesi giderek yayılmaya ve işin içinden çıkılmaz bir hal almaya başlar. Parçalar bir araya gelmeye başladıkça, olayların yalnızca kriminal boyutla sınırlı olmadığı anlaşılır.

 

 

Satoshi Kon, Paranoia Agent’ta oldukça ilginç bir yaklaşım sergilemiş. Diğer animelerle kıyaslayınca Paranoia Agent, özellikle kurgusal açıdan baya başarılı bir iş. Tekdüze bir anime anlatımı yerine geçişler, kurgusal değişimler ve senaryoda farklı zaman kullanımları ile Paranoia Agent sadece hikayesiyle değil teknik açıdan da oldukça başarılı bir anime. Seyircisini sıkmayan, ekran başında tutmayı başaran bir yaklaşımı mevcut.

Çizimleri bakımından Paranoia Agent’ta büyük gözlü klasik anime karakterlerinden ziyade daha gerçekçi, gerçek çekik gözlü Japon karakterleri kullanılmış. Yani karakterlerin çoğu gerçek hayatta karşınıza çıkabilecek cinsten. Çizimlerin kalitesi de gayet yerinde. Ama yine de çok kaliteli çizimler aramamanızı öneririm, ki bu animenin asıl özelliği zaten konusu ve kurgusu.

Anime, sokaktaki sıradan vatandaş ile ofislerine kapanmış stresli insanlar arasındaki farkı hem iş, hem polisiye hem de çocuklar üzerinden elinden geldiğince anlatıyor. Bunu da her bölüm odaklandığı farklı karakterler üzerinden yapıyor.

Satoshi Kon’un bunu anlatış şekli ise oldukça ilginç. Kişiden kişiye, konudan konuya atlayarak çoğunluklu absürt bir dil kullanıyor. Absürt kısmı ise beni oldukça eğlendirdi.

Neredeyse her bölümde yepyeni bir insanla karşılaştığımız animede herkes gerçek dünyadan kopmuş durumda. Polislerin tek bir sorusu aslında animenin bütün sorularına kısmen cevap verebilecek nitelikte:

 

“Gerçek ile hayal ayrımı yapamayacak kadar gerizekalı mısın?”

 

Paranoia Agent oldukça kafa karıştırıcı bir anime. Adında olduğu gibi hikayede durdurak bilmeyen bir paranoya durumu mevcut. İnsanların kararları, yaptıkları, şehrin içine düştüğü durum ve bunun tek sebebinin altın patenli ve beyzbol sopalı bir çocuğun olması.

Birçok karakter arasından bir tanesini kendinize yakın bulup dışarıdan kendinize de eleştirel bir gözle bakabileceğiniz Paranoia Agent, gerçek hayatın biraz, belki de fazlasıyla abartılı bir yansıması gibi.

Satoshi Kon'un tarzını yansıttığı en önemli animelereden biri.

Aslında çok derin ve üzerine uzun uzun konuşulacak bir seri ama spoiler vermekten nefret ettiğim için çok derinlere inmeden ufak bir yorumlama yapmaya çalışıyorum. Animenin derinlemesine incelemesini zaten izleyip kendinizin yapmasını öneririm, çok da zor değil aslında anlatılmak istenileni anlamak. Son bölüme geldiğinizde kafanızda her şey oturacak zaten.

Bölümlerden bahsetmişken son olarak buna da iki kelam edeyim bari.

Paranoia Agent, 13 bölümlük kısa bir seri ve bu yüzden de olayların çabuk geliştiğini düşünebilirsiniz. Hikaye açısından fazlasıyla başarılı olsa da ilginçtir ki 13 bölüm bu anime için fazla bile gelmiş hissi veriyor. Anime oldukça heyecanlı bir şekilde başlıyor, ilk bölümler seni alıp ardından sürüklüyor ama yedinci bölümden sonra animede performans düşüyor, özellikle de 7 ile 11. bölümler arası filler bölümler gibi olmuş resmen. Bu bölümlerde senaryo ilerlemiyor ve Shonen Bat'ın yaptıklarını, halk arasında dolaşan dedikodulara tanıklık ediyoruz. Bu bölümler de fena sayılmaz ama asıl hikayeden baya koparıyor seni ve animenin o eşsiz havasını kaçırıyor bence. Ardından son iki bölüm yeniden toparlanarak iyi kötü bir final ile son buluyor. Hatta son bölümlerde sürrealizm tavan yapıyor. Açıkçası animenin sürrealizmi en beğendiğim şeylerden biriydi diyebilirim.

 

Sonuç olarak Paranoia Agent bazı bölümleriyle eksi verebileceğimiz bir anime ama izlediğim en ilginçlerinden birisi. Yine de izlemeye değer diye düşünüyorum. Eğer siz de psikolojik ve karışık içeriği olan bir anime arıyorsanız Paranoia Agent’i öneririm ama bahsettiğim eksi yanlarını dikkate alarak izlemenizi tavsiye ederim.

 

 

_____________________________________________

cr: turkanime.co; anime-inceleme.com; arakatmag.art


2 Ağustos 2025 Cumartesi

Ajin: Demi-Human

 


Tür: Seinen, Aksiyon, Korku, Gerilim, Gizem, Doğaüstü Güçler

 
  • Movie:
Ajin Part 1: Shoudou (27.11.2015) - 1 saat 45 dk
 
Sezon 1:
Bölüm: 13
Yıl: 16.01.2016 - 09.04.2016
 
  • Movie:
Ajin Part 2: Shoutotsu (06.05.2016) - 1 saat 45 dk
 
  • OVA
Ajin Sezon 1: OVA 1 (06.05.2016)




  • Movie:
Ajin Part 3: Shougeki (23.09.2016) - 2 saat
 
  • OVA
Ajin Sezon 1: OVA 2 (07.10.2016)
 
Sezon 2: Ajin Part 2
Bölüm: 13
Yıl: 08.10. 2016 - 24.12.2016
 
  • OVA

Ajin Sezon 2: OVA (07.04.2017)


Konusu:
Ajinler ölemeyen insanlardır. İlk kez 17 yıl önce Afrika'da bir savaşta ortaya çıkmıştır. Bir asker öldüğü zaman birkaç saniye sonra tekrar dirilmeye başlar. Savaştığı cepheler tarafından “Tanrı Asker” olarak anılmaya başlayan bu kişinin varlığı çok geçmeden dünyaya yayılır ve Amerikan hükümeti işin içine girerek askeri bayıltarak ele geçirir. Bu vakanın üzerinden 17 sene geçer birçok ülkede ölümsüz insanlar boy göstermeye başlar. Bu insanlara Ajin, yani yarı tanrı ismi verilir ve yapılan açıklamaya göre dünya üzerinde kayıtlı kırk yedi Ajin vardır. Elbette bu resmi rakamdır, gayri resmi sayı bilinmemektedir çünkü birçok Ajin saklanmaktadır veya Ajin olduklarını bile bilmemektedir. Ajin olduğunu bir tek ölünce(!) anlayabilirsin.
Bu varlıkların güçlerini kötüye kullanabilecekleri ve ölümsüz oldukları için insanlığa bir tehdit olarak algılanırlar. Keşfedildikten sonra, Ajin’ler toplum içinde bulunduklarında hemen yakalanıp gözaltına alınmalıdır, çünkü bu varlıkların insanlar gibi kabul edilmediği öğretilmiştir.
Doktor olma hedefiyle yoğun bir şekilde çalışan Kei Nagai, Ajin’leri sadece haberlerden duyduğu kadarıyla bilmekte olan bir lise öğrencisidir. Okuldaki öğrencilere Ajin’lerin insan olarak kabul edilmediği öğretilir, ancak Kei’nin sınıfında bu konu fazla üzerinde durulmaz. Bir gün okuldan çıkarken bir trafik kazası geçirir, normalde ölmüş olması gereken Nagai kanlar içinde tekrar hayata döndüğünde başta kendi olmak üzere çevredeki herkes onun bir Ajin olduğunu keşfeder. Nagai’in ilk hamlesi kaçmak olur çünkü Ajin olduğu saptanan kişilere hükümetlerce el konulmaktadır. Bu el konulmalara her ne kadar devlet gözetimi altında tutulma gibi yumuşak ifadeler kullanılsa da internette yayılan (ama doğruluğu tartışılan) videolara göre Ajin’lerin sırrını keşfetmek için yoğun işkencelerle deneyler yapılır. Nagai Kei’in de artık Japon Hükümet birimleri peşindedir ve onu ele geçirmek isterler. Öteki taraftan Şapkalı Adam lakaplı bir Ajin de Nagai’yi kendi safına katmak istemektedir.


Anime hakkındaki düşüncelerimi yazacağım ama ilk olarak serinin izlenme sırasına dair birkaç şey söylemem gereriyor, çünkü bu konuda kafalar baya karışık. Herkes farklı bir şey söylüyor. Yayınlanma tarihleri gün - ay - yıl şeklinde yukarıda yazdığım gibi. Fakat yayınlanma tarihlerine göre izlenmesi gerektiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

Filmler genelde anime bölümlerinin özeti, o yüzden onları izlemenize gerek yok bence. İzlenme sırası genel olarak şu şekilde öneriliyor:

Sezon 1 OVA 1. bölüm -> Sezon 1 (13 bölüm) -> Sezon 2 (13 bölüm) -> Sezon 1 OVA 2. bölüm -> Sezon 2 OVA bölüm.

İlk sezonun 2. OVA bölümünü ikinci sezondan sonra izlemek daha mantıklı yoksa ikinci sezona dair fena spoiler yersiniz. Öneriler genelde bu yönde fakat bana soracak olursanız bence şu şekilde de izlenebilir: Sezon 1 (13 bölüm) -> Sezon 2 (13 bölüm) -> Sezon 1 OVA 1. bölüm ->  Sezon 1 OVA 2. bölüm ->  Sezon 2 OVA bölüm. Yani bence ilk önce sezon bölümlerini izleyin, OVAları ise en son izleseniz de sorun olmaz. OVA bölümlerde anime bölümlerinin arka ve yan planında olan şeyleri gösteriyorlar, onları sonradan izleyip "aa bunlar mı olmuş, böyle mi olmuş" dersiniz ve bence kesinlikle izlenmeli.

 


Gelelim anime hakkındaki düşüncelerime.

Ajin seinen bir anime olduğu için yetişkinlere hitap ediyor. Tam da aradığım turden. Karanlık  bir atmosfer, bolca kan, iyi aksiyon sahneleri ve ciddiyeti ile Ajin anime dünyasında kendisini belli ediyor. Sürekli karşımıza çıkan komedi unsurlarından, komiklik mimiklerinden veya rengârenk anime karakterlerinden sıkıldıysanız Ajin size farklı bir soluk getirebilir. Benim uzun zaman sonra izlediğim en iyi anime diyebilirim.

Ajin’i diğer animelerden farklı kılan en büyük özellik ise çizim tekniği.

Anime tamamen CGI’dan (Computer Generated Imagery) oluşuyor, yani normal anime çizimlerinden baya farklı. Çizim tarzı alıştığımız anime tarzından daha çok bir bilgisayar oyununa benziyor. Ki böyle olmasının da bir sebebi var ve bunun cevabı animenin içinde gizli aslında. Bence çok ince ve orijinal bir fikir olmuş. Şahsen animasyonu beni çok da rahatsız etmese de birçok kişi çizimlerinden şikayetçi olmuş. Standart anime çizimlerine alışmış oldukları için çizim tarzını beğenmeyenleri anlayabiliyorum. Ama kendi adıma konuşacak olursam konusu, hikayesi ve işlenişi bu kadar iyi ve sürükleyici olduğu sürece benim için sorun yok. Çizimleri her ne kadar ilk başta bana da garip hissettirse de daha önce de bu çizim tekniğiyle (ya da benzerleriyle) animeler izlediğim için kolay alıştım diyebilirim. Çizim tekniğini bir kenara bırakırsak anime hikaye açısından daha ilk bölümden itibaren beni kendine çekti, nefessiz izledim, çok uzun zamandır bir oturuşta birkaç bölüm anime izlememiştim, hey gidi eski günler hey. Bu anime tam da bana eski anime izleme tarzımı geri getirtti. Sözde 2 bölüm izleyecektim sadece ama farkına varmadan sıradaki bölüm sıradaki bölüm diye diye birkaç bölüm izlemiştim bile ^^;; İşim olmadığı bir zaman izlemeye başlamış olsaydım o gün ilk sezonu bir oturuşta bitirmiştim bile. O derece sürükleyici yani.

Konusu her ne kadar ağır olsa da işlenişi akıcı olduğu için kolaylıkla izleyebildim ben. Bölümler akıp gidiyor, her bölüm sonunda sıradaki bölüme geçmek istiyorsun. Heyecan unsuru da yüksek olunca izlerken baya keyif almış oldum.

Konusu baya derin ver birsürü malzeme çıkabilecek biçimde ama maalesef ikinci sezon devamı gelecekmiş gibi ucu açık bir şekilde bitiyor ve 2025 olduk hala üçüncü sezon gelmiş değil. 13er bölümlük 2 sezon bu seri için yeterli değil, konuları sığdıramamışlar hissi veriyor. Mangası final yaptı mı bilmiyorum okumadım ama sanırım mangayı da okumak gerekecek.

Animenin elbette ki eksik, saçma ve anlam veremediğim yanları da var ama genel olarak baktığımızda ben çok beğendim ve herkese önerebileceğim bir anime. Hele de CGI çizim tarzını beğeniyorsanız Ajin’i daha da çok seveceksiniz.

 

 

__________________________________________

cr: anime-inceleme.com; japonya.co; turkanime.co


Ping Pong The Animation

Tür: Spor, Dram, Psikolojik, Seinen Bölüm: 11 Yıl: 2014     Konusu: Lakabı “Smile(Gülücük)” olan Makoto Tsukimoto, kendi halinde sessiz sak...