Tür: Komedi, Okul, Hayattan Kesitler, Shounen
Sezon 1
Bölüm: 11
Yıl: 2013
Sezon 2
Bölüm: 11
Yıl: 2014
Konusu:
Gin no Saji, İngilizce adıyla Silver Spoon, kelime anlamı
“Gümüş Kaşık” yan anlam olarak “Aileden kalan miras/servet” demek.
Seride olaylar ana karakter Hachiken Yuugo'nun etrafında dönüyor.
Aile sorunları olan Hachiken, ortaokulu bitirdikten sonra,
ailesinden uzaklaşmak istediği için evinden uzak ve yurtta kalabileceği bir liseye
yazılmak ister. “İyi bir lise” kazanma uğruna yaşadığı aile baskısı onu farklı
noktalara sürüklemiştir. Lise sınavında yaşadığı başarısızlık üstüne rehber
öğretmeninin yönlendirmesiyle, hiç düşünmeden Oezo Tarım Meslek Lisesi’ne
yazılır. Bu okul tarım ve hayvancılık üzerinedir ve öğrencilerinin birçoğu
çiftçi çocuklarıdır. Okulda sebze nasıl yetiştirilirden tutun, atların, ineklerin
veya tavukların bakımı nasıl yapılır, anatomileri, sağlıklı gıda nasıl
üretilir, besinlere konulan ek maddeler, veterinerlik, kısacası tarım ve
hayvanlarla ilgili ne varsa onlar öğretilmektedir. Elbette kimya, matematik
gibi dersler de vardır ama onlar ikinci plandadır.
Hachiken’in diğer öğrencilere nazaran derslerle arası çok
daha iyidir ve okul birinciliğini hedefler. Okula ilk geldiğinde sınıf
arkadaşlarının tabiri caizse ahmak olduğunu ve sınavlarda birinci olup iyi bir
üniversiteye gidebileceğini düşünen Hachiken, zamanla hayatta her şeyin
sınavlarda yüksek not almaktan ibaret olmadığını fark eder. Ayrıca diğer
öğrencilerin tarım ve hayvanlar hakkındaki bilgisi kendisini hiçbir şey
bilmiyormuş gibi hissetmesine de neden olur. Öte yandan kasabalardaki çiftçi
ailelerin çocuklarından oluşan sınıf arkadaşlarının aile işini devam ettirmek
gibi bir hedefi var iken, kendisinin bir hedefi olmadığının da farkına varır.
Seri bir yandan çiftçiliğin ve tarım hayatının nasıl
olduğunu gözler önüne sererken diğer yandan bu işle uğraşan ailelerin yaşadığı
zorluklara ve sıkıntılara da perde aralıyor.
İlk etapta şehirli bir çocuk olan Hachiken buradaki yaşama
uyum sağlamakta zorlanır. Aileden kaçış yolu olarak gördüğü bu yatılı okul, ona
vizyon katan bir yuva haline gelir. Sahip olacağı dostluklar ve edineceği
tecrübeler ona yeni bir yol haritası sağlayacaktır.
İlk olarak neden illa liseli olmak zorundalar ben onu anlayamıyorum. Bence buraya üniversite daha çok uyardı, hatta izlerken de hep üniversiteliler diye kaptırdım kendimi ama zaman zaman liseli oldularını fark etmem "neden" dedirtti bana hep. Böyle lise mi olur allah aşkına -.- Neden üniversite değil de lise hala sorguluyorum mesela.
Herneyse, bunu bir
kenara bırakırsak, diğer animelerle kıyaslayınca konu olarak baya farklı bir
seri.
Hayvan sömürüsünün kan
dondurucu gerçekliğini tam olarak olmasa da güzel sermişler gözler önüne.
Hayvansal gıdaların soframıza gelmeden önce geçilen etaplar gösterilmiş, tabii
animede gördüklerimiz kötünün iyisi. Güzel mesajlar veriyorlar iyi hoş da,
sonunda yalan ediyorlar o mesajları, ne anladım ben bu işten. Sanki etten başka
yiyecek yemek yokmuş gibi... Animede de tam olarak bunu diyor zaten biri.
Tarımla uğraşıyorsunuz ulan, ne demek yiyecek başka bir şeyin olmadığından bunu
yapmak zorundasın?! Siz ilk insan çağında mı yaşıyorsunuz da hayvan etinden
başka yiyecek yemeğiniz yok?! Ekin, buğday, bakliyat, sebze başka gezegende mi
yetiştiriliyor?!
Ayrıca karakterimizin
yumurtanın nereden çıktığının kafasına yeni dank etmesi beni şaşırttı açıkcası.
Hem madem o kadar tiksindin yumurtadan da etten de yemek zorunda değilsin ki -.-
Neden bunları yemek gibi bir zorunluluğumuz varmış hissi verilmiş anlamadım. Pilavın
üstüne yumurta kırmadan, et yığmadan yiyilmiyormuş gibi davranmaları çok saçma.
Pilavı sade de yiyebilirsin, hadi sade yiyemiyorsun diyelim, başka birsürü
alternatif var, ilki fasulye (kurufasulye pilavı japonlar nasıl keşfetsin bu
kafayla :D), sonra değişik sebzeler, mantarlar vs.
Aslında evet, güzel
mesajlar veriyor, ve sonunda bu mesajları yalan ediyorlar dedim ama aslında
bunu da bir mesaj olarak algılıyorum nedense. Eti sadece tadı güzel diye
tükettiğimiz gerçeğini yüzümüze şiddetli bir şekilde çarpıyor bu anime.
Hayvanların sömürülmesinden, onları çok sevmesine rağmen acımasızca kesip etini
yiyiyor olmasından bu kadar rahatsız olan, bu kadar üzülen kişi onca
sorgulamanın, direnmenin sonunda bir lokma et yedikten sonra lezzetine tapıp
her şeyi unutması saçmalığı başka türlü açıklanamaz.
Arkadaşımız bunu
sorgularken de etrafındakiler sanki yanlış bir şeymiş gibi "senin yüzünden
et yiyemezsek suçlusu sensin" demesi peki?! Yeme amk, zorunda değilsin, bu
yanlış bir şey değil. Resmen et yemeyi normalleştirmektir, zorululaştırmaktır
bu. Proteinler kimsenin umrunda değil, sadece ama sadece lezzetli geldiği için
hayvanları sömürüp etini yiyoruz. Çünkü proteinleri başka besinlerden de
alabilirsin ona kalırsa. Ki zaten hayvan etinden elde ettiğimiz protein sadece
4%. Sadece 4%! Sebzeler ve mantarlar yiyerek daha fazlasına bile erişebiliriz,
ama öyle sadece domates biberle olacak şey değil tabii, çok daha geniş ve
zengin bir alan olduğundan sofranda çeşitlilik gösterdiğin ve bol tuttuğun
sürece gerekli her şeyi alabilirsin.
Mesela bir örnek; Shiitake
Mantarının bir gramında 0.32-0.65 mg B12 bulunur. Yani
Herneyse.
Genel olarak güzel,
bilgilendirici bir anime, içinde yararlı bilgiler de var, öğretici bir anime
olduğu için hoşuma gitti. Aile sorunları, önyargılar, emekler, fedakarlıklar,
sorumluluklar da güzel anlatılmış. Ve ayrıca gerçekçi de. Her zaman her şey
mucizelerle sonuçlanmıyor, ha diyince olmuyor her şey, çok hayattan geldi bana.
Finalinde yarım kalmışlık hissi var, daha uzun sürebilirmiş hissi var ama devam
etseydi olay mucizelere giderdi bence, yani bir yandan da bu final iyi olmuş
dedirtti bana. Çünkü mucizelerle bir şekilde bir sonuca varılıp biteceğine
belirli bir sonuca varmadan herkesin bir yola girmesi daha hayattan yapıyor
animeyi. Herkes gibi onların da hayatı devam ediyor işte.
Ben izlemenizi öneririm.
________________________________________
Kaynak: birdizihaber.com; anime-inceleme.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder