Tür: Aksiyon, Gizem, Korku, Psikolojik, Doğaüstü Güçler,
Dram, Seinen
Sezon 1
Bölüm: 12
Yıl: 2014
Sezon 2 (Tokyo Ghoul √A)
Bölüm: 12 + 2 OVA
Yıl: 2015
Sezon 3 (Tokyo
Ghoul:re)
Bölüm: 12
Yıl: 2018
Sezon 4 (Tokyo
Ghoul:re 2. Sezon)
Bölüm: 12
Yıl: 2018
Konusu:
Tokyo'daki cinayetler bir hayli artmış durumdadır, cinayetlerin
sebebi ise Ghoul adındaki insan benzeri canavarlardır, bunlara hortlak da
diyebiliriz. Ghoul'lar insan etiyle beslenir ve normal yemek yiyemezler,
yedikleri an geri çıkarırlar, insanların tükkettikleri gıdalardan sadece kahve
içebilirler. Bazı ghoul'lar bundan zevk alarak işi katliama ve kan banyosuna
dönüştürürken kimileri de insan avlamaktan pek hoşlanmaz ve sadece mecbur
kaldıklarında (çok acıktıklarında) ava çıkarlar. Ayrıca ghoul’ların
vücutlarının bir parçası sayılan “kagune” adında her ghoul’un farklı bir gücü
de mevcuttur. Ghoul’ların var olduğu bu dünyada Tokyo’da onlara karşı mücadele
eden CCG (Commission of Counter Ghoul) adlı bir birim de bulunmaktadır.
Tokyo’da Kaneki Ken adında bir kolej öğrencisi kendi halinde
yaşamına devam etmektedir. Genelde tek arkadaşı olan Hide ile beraber takılan
Kaneki, Anteiku adındaki kahve dükkânında Rize adında bir kız ile tanışır ve
ona ilgi duymaya başlar. Kaneki’nin de Rize’nin de ortak noktası edebiyat ve
kitaplardır, bu yüzden ikili çıkmaya karar verir. Hoşça vakit geçirdikleri bir
günün ardından Kaneki, Rize’yi evine götürmeyi teklif eder ama Rize, Kaneki’yi
karanlık bir inşaat sahasına götürür. O sırada Rize, Kaneki’ye saldırır. Meğersem
Kaneki’nin hoşlandığı kız bir ghoul’muş ve ziyafet çekeceği yemeği de
Kaneki’ymiş. Kaneki için her şey bitti derken inşaatın tepesinden demirler tam
da Rize’nin üzerine düşer ve Rize ölür. Kaneki ağır yaralanır, bütün organları
parçalanır. Olay yerine ulaşan acil ekipler kritik durumdaki Kaneki’yi hemen
ameliyata alır ve parçalanan organları yerine ölmüş olan Rize’nin organları
nakledilir ve bu sayede Kaneki yarı insan yarı ghoul olur.
Daha önce gittiği kafede çalışan Touka Kirishima vasıtasıyla
kendilerine Antieku diyen bir grup ghoulla tanışır. Kafenin adını taşıyan bu
grup, diğer ghoullardan farklı olarak insan öldürmez. Ellerinden geldiğince
insanlara zarar vermemeye gayret ederler, anca çok acıktıklarında insan yerler,
ayrıca birbirlerine sıkı bir şekilde destek olurlar.
Hikaye kısaca bu (pek de kısa olmamış ama ^^;;)
Tokyo Ghoul en popüler,
en ses getiren, en beğenilen animelerden. Herksin öneri listesinde vardır
mutlaka. Benim düşünceme gelecek olursak, burda birçok kişi gibi animeyi pek övemicem,
kusura bakmayın.
Büyük bir Tokyo Ghoul
hayranlığı var insanlarda ama bu hayranlar ikiye ayrılmış durumda. Animeyi övenler
vs mangayı övenler. Şahsi olarak ben animenin şişirilmiş bir balon olduğunu düşünürken
mangayı okuyanlara kulak vermek istedim. Yani önce animeyi izleyip yıllar sonra
da mangasını okuyan biri olarak yorumluyorum bu seriyi.
Açıkcası aslında anime çok da güzel başlıyor ve heyecanlı devam ediyor, başlarda farklı hikayesiyle baya dikkat çekmiş ve herkesi etkilemiş olsa da, daha sonrasında beni baya hayal kırıklığına uğratmıştı. Özellikle 3. ve 4. Sezon berbattı. 3. Sezonda yayın stüdyosunun değişmesinin de verdiği etkiyle olsa gerek, çizimlerin değişmesi, özellikle de daha yumuşak çizgilere sahip olması öyle ağır bir havası olan animeyi berbat etmiş resmen, hiç tatmin edici değildi. Bu yüzden de en beğenilen serilerden olmasına pek anlam veremiyordum ve abartıldığını düşünüyordum, ama her yerde mangayı okuyanların yorumlarını ve kıyaslamalarını görüyordum, animesinin ve mangasının arasında uçurum kadar fark olduğunu dile getiriyordu herkes. Bu fark hikayeden çok çizim ve duyguların yansıtılma biçiminden geliyordu, bu nedenle de hep içimde kalmıştı ve yıllar sonra da olsa mangayı okuma kararı aldığım için çok mutluyum. Benim hoşuma gitmeyen ve saçma bulduğum şey ise mangayı okumayıp sadece animeyi izleyenlerin animeyi yüceltmesi, çünkü Tokyo Ghoul'un asıl güzelliği mangasından geliyor kesinlikle. Mangası animesinden çok çok daha iyi. Animeler TV'de yayınlandıkları için tüm vahşeti açık açık gösteremiyorlar haliyle, korkunç ve sert çizimler, kanlar, savaş sahneleri mangada açık açık ve en sert şekilde göstrilirken animede bunlar olabildiğince en yumuşak şekilde sergilenmiş ve bu da tüm havayı bozmuş. Mangayı okuduktan sonra animenin ne kadar yetersiz ve üstesinden gelinememiş olduğunu daha iyi anlıyorsun ve mangayı övenlere sonuna kadar hak veriyorsun, ama sadece animeyi izlemiş olanların bu abartısını anlayamıyorsun işte. Gerçi ona da bir teorim var :D Çünkü mesela anime hakkında övebileceğim tek şey müzikleri. Soundtrackleri harika, en efsane soundtracklere sahip olan serilerden. Özellikle "Unravel" şarkısı bütün anime izleyenlerin arasında en beğenilen en efsane soundtracklerden biri. Ve ben bu animenin bu kadar çok sevilmesinin en büyük nedeninin soundtrackleri sayesinde olduğunu düşünüyorum. Müziklerini yapan Ling Tosite Sigure, ya da TK from Ling Tosite Sigure efsane bir iş çıkarmış ve animenin bu kadar sevilip popüler olmasında en büyük katkıyı bunun sağladığını düşünüyorum. Hele ki ilk 2 sezonda en can alıcı yerlerde bu müzik girdiğinde sahnenin etkisi yükseliyor ve bu animeye büyük bir artı katıyor. Ayrıca spoiler olmasın diye söylemek istemiyorum ama mangada olmayan ama animede olan bir sahne var ve tam o sahnede bu müzik giriyor ve bana göre animenin en ikonik sahnelerinden, yani anime hakkında övebileceğim bir şey daha :D
Benim size önerilerim
bu şekildeydi. İyi seyirler ve iyi okumalar ^.~
_________________________
Kaynak: anime-inceleme.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder